Pendik Belediyesinin düzenlediği “Gönül Coğrafyamız: Su Kuyusu Diplomasisi” konuluı seminerinin konuğu olan Gazeteci Yazar Mete Sohtaoğlu Türkiye’nin Afrika’da yıllardır yürüttüğü su kuyusu diplomasisinin detaylarıyla anlattı. Sohtaoğlu, “Sömürgeye ağır şekilde maruz kalmış Afrika tarihinin değişmesinde Türkiye’nin ayrı bir yeri var. Orada batı tarafından yapımı önlenen, çıkartılması istenmeyen su kaynaklarını Türkiye çıkartıyor.” dedi.
“Afrika kıtası bilerek fakir bırakılmış”
Pendik Belediyesi YouTube sayfasından canlı olarak yayınlanan, moderatörlüğünü M. Mustafa Yıldız’ın üstlendiği programda, Afrika’da süre gelen su kuyusu sorunu konusuna değinildi. Gazeteci Mete Sohtaoğlu, Türkiye’nin su kuyusu diplomasisi, Afrika halkının Türklere duyduğu minnet ve sempati, Türkiye’nin bölgedeki diğer yardımları ve verdiği eğitimler hususundaki soruları cevapladı. Batının Afrika kıtası üzerindeki sömürgesi ve manipülesinin su kuyuları üzerinden devam ettiğini belirten Sohtaoğlu: “Afrika’nın altındaki suyu çıkaramamaları için batıya bağımlı edilmişler. Afrika kıtası bilerek fakir bırakılmış. Orada bir eliyle yardım verirken diğer eliyle cüzdanınızı çalmaya çalışan bir batı var. Uluslararası faaliyet gösteren batılı ilaç firmaları Afrika toplumlarını denek olarak kullanıyor. Çeşme dikiyor güya; ama çeşmedeki suda salgın var. Çirkin politikalarla burada ilaç deneyleri yapıyorlar. Ama Türkiye orada su kuyusu açtığında, yanına medrese açıyor çocukları okutuyor. Yanına mescit açıyor, insanların toplanabileceği, oturabileceği, belki ibadet edebileceği yerler oluşturmuş oluyor. Mesleki eğitimler veriyoruz orada. O kıtanın entelektüel kesimini oluşturuyoruz. Ülkede bir sağlık ve sigorta sistemi kuruyoruz. Belli düzen birimlerini oluşturuyoruz.” ifadelerinde bulundu.
Afrika’daki uyanışın sebebi Türkiye
Sohtaoğlu, kolonyalist ülkelerin Afrika’yı fakirleştirdiğini, ırk ve sınıf ayrımcılığını aktif olarak kullandığını belirterek bu örneğin karşısında Türkiye’nin ve Türk büyükelçiliklerinin Afrika halkından sempati topladığını, elçilik ve yardım kuruluşu çalışanlarının her daim halkla iç içe olduğunu vurguladı. Türkiye’nin bu insani ve vicdanlı yaklaşımının Afrika toplumu üzerindeki etkisini şu sözlerle açıkladı: “Evet bizim büyükelçiliklerimizin yaptığı yardımlar var. Ama orada en önemlisi Türkiye’nin bölge halkını gerçekten düşünmesi. Afrika’daki büyükelçilerimiz her daim sahadadır. Su kuyusu mu açılacak? Oradadır. O insanların hayatına dokunur. Ziyaret, sohbet, düğün, her daim oradadır. Halkın içindedir. İşte bu kamu diplomasisi, su kuyusu diplomasisiyle Türkiye orada sempati kazanıyor. Aynı zamanda bu sayede Afrika’da bir uyanış var. Türkiye’de donanımlı eğitim görenler Afrika’ya geri dönünce sömürgeyi, ırkçılığı, bunları kabul etmiyor. Afrika tarihinde Türkiye’nin ayrı bir yeri var. Afrika kıtasının tarihini değiştirecek olan bu su kuyularıdır. Türkiye burada kıtaya tarihi bir el değdiriyor. İşte tüm bunlar gelecekte tüm dengeleri değiştirecek önemi taşıyor.”