YEŞİL, BEYAZ, KIRMIZI
Herkesin bizden olmamızı istediği birileri var.
Dişlerini geçirerek veya sırtlarımızı sıvazlayarak istiyorlar.
Esir bir şehirde (adı dünya) sırtımızda kambur, boynunuzda zincir, ensemizde kanlı diş
izleriyle yaralı bir hayvanı sürükler gibi sürüklüyor kendimizden arta kalanı.
Ara ara bir kenara çekilip bir yudum su vermek, bir yarayı sarmak, bir duvara yaslanmak
kadar olsun saltanatımız yok değil. Tüm köleler gibi bunu bir özgürlük zannedip
seviniyoruz.
Dışlıyoruz başka başka insanları daha hızlı, daha yavaş, daha kuralına uygun olsun
diyerek.
Herkesin yaralı olduğu, kimsenin kendi hakikatiyle tanışık olmadığı bir kara düzen.
Oysa insana kendi olma özgürlüğünü bir tek Tanrı veriyor. Hizalanarak kendin gibi
yürüyebilirsin tüm yollar senin.
Hizalanmak yerine tüm trafik kurallarını ezberden saymayı ilim zannedenlere sözüm
geçmez biliyorum.
Tanrı'dan değil insandan yaralısın kardeşim.
Kendi yerini bulup hizalanmadıkça da yaralı kalacaksın. Hekim değilsen diğer yaralıları
bırak, hâkim değilsen diğer suçluları bırak.
Esir dünya yeni bir renge büründü: Yeşil, Beyaz, Kırmızı
Duyarsızlığımızın adı, canı, kan kırmızısı
Bu süreci "ahlaki çözülme "olarak adlandırıyoruz. Bu ahlaki çözülme duygusal nasırlar
yaratır. Psikolog Ervin Staub, onlarca sene savaş ve soykırımda insan öldüren bireyleri
incelemiştir. Bu bireylerin empatilerini kapattıkları ve öldürdükleri insanların iyilik ve
sağlığı hakkındaki endişelerini sıfırladıklarını düşünür. Bu duyarsızlaştırma bir nevi
insanlıktan çıkarma dersidir.
Öldürmekten zevk alan bir sadistik psikopatı, insanı sağır eden bir sessizliğin ortasında
cürmünü icra ediyor. Binlerce ana kuzusunun vahşice katledildiği bu yeni karanlık
çağda, bir gün olur ya vicdanın ışığı yeniden parlarsa, suçluları aklımızda tutalım, onları
teşhis edelim. Bizi hissiz robotlara çevirmeye çalışanlara inat "Ateşkes ", "Ateşi kes"
diye çıkan tüm kollektif insan seferberliğine adımızı yazalım. Doğrudur, kelimeler kanın
sıcaklığına işlemez ama tarihin dönemeçlerinde nerede durduğumuzu bize hatırlatır.
Önünde akıp duran zamanın içinde senin kurtuluşun var. Beğenmediğin o tarlayı (adı
dünya) ekersen doyacak karnın. Başkası yok. Ne diyordu şair "Yeni bir ülke bulamazsın".
YEŞİL, BEYAZ, KIRMIZI
Bu makale 142 kere okunmuş.22 Ağustos 2025, Cuma - 09:19