ANI KUMBARASI
Bir anı tamircisiyim ben.İnsanların hikayelerinden sızdırdığı ayrıntıların izini süren bir tamirci.Eski anılarınız alınır ve "Hayır!" yerine yenileri verilmez .Elimde eski bir ayna ile geçmişinizin sokaklarında dolaşırken görebilirsiniz beni.Göçmüş anıları elerken bana rastlayabilirsiniz.
Hayat mah.
Maziden sok.
Ümit çıkmazı
Numara 3 mayıs
Anı tamircisi, hikaye tadında 2025'te
Müellifi Bahar ,
Neden olmasın?
İki bin yirmi beş mayıs
Kaotik dünya anı defterini biraz aralayalım mı?
Zalimlerin bebek çocuk demeden bir şehri katletmesini,diktatörlerin işkence odalarını gördük. Bir çetenin bebekleri nasıl insafsızca paraya çevirdiğini izledik .Bir köyün topluca NARİN bir kızın ölümüne sessiz kalışına tanıklık ettik.Tarım Bakanlığı 'nın ifşa listesinde bizlere gıda altında zehir yedirdiklerini şaşkınlıkla! öğrendik. Yanıbaşımızda bir soykırım yapılıyor. Bebekler parçalanıyor bayramlıkları ile kefenleniyor .Görmediğim, görüp de sessiz kaldığım her an çocuklara ait bir kan lekesi ben uykudayken ta Gazze'den üstüme sıçrıyor. Sadece bir bölgeyi değil hepimizi travmatize etti küçük ülkedeki büyük zulüm.
Kötülüğün patika taşları ile örülü zulme zorunlu tanıklık ettiğimiz anı defterimizi bir silgi gücüyle silebilmek .İyiliklere damar yolu açıp sefkat serumundan beslenmek için çok mu geçiz?
Aynı derdin ipine dizilmek, kaygısız ve ilgisiz insan modeli yerine açlığını çektiğimiz empati sofralarında oturmanın yollarını aramalıyız?
Bilgi toplumu olduk ama duygu toplumu olmaya yetmeyen megabaytlarımıza ne demeli! Fişi çekilmiş üstüne örtü örtülmüş tozlu raflarda bekleyen kalp gözümüzü açıp kapatmadıkça zor görünüyor.
Kırık bir radyo sesinde bile birbirimizi duyamayan sağır sultanlarız maalesef.
Dünyanın çivisinin çıkmasını pek o kadar önemsemiyorum. Kendi ahlakımızın bir çivisi var ve ondan mesulüz.!Dışarıdaki kötü ile savaşmak kolay .Mesele kendi şeytanımızı besleyen kanalları kesmek .
Kendimizi iyiliğe adayalım. Masum çocukların, dilsiz hayvanların, hareketsiz bitkilerin iyiliğine .Ben olmaktan biz olmaya doğru hicret etmeye
Bu hicret bizim kavimler göçümüz. Belki de tek kurtuluş reçetesi
Mürekkep damlaları anı defterinde yüzerken tamirhaneyi arıyor gözlerimiz.
Kendi mihenk taşları olmayanlar her gün başka bir rüzgarda savrulurlar. Oysa birey olmak kul olmak, akîl olmak sorumluluk gerektirir. Her dakikasının hesabını vereceğimize inandığımız kısacık ömrümüzü anlamlı bulduğumuz şeyler için tüketmek zorundayız.
Hangi suyun sakasıyız biliyor musun ?
Tam yanıbaşında durduğumuzun.