aksaa25 @ hotmail.com

GİZLİ TEHLİKE : KARBONMONOKSİT !

Sabaha karşı 03,15 de göğüsde daralma, sol kolda ağrı, nefes alamama durumu ile ani bayılma geçiren yakınımı Koşuyolu Kalp ve Damar Hastalıkları Hastanesi’ne götürdüm.

Gerekli tahliller ve kontroller yapıldı.
Doktorlarımız, hemşirelerimiz her hastasına olduğu gibi bizim hastamıza da gerekli ilgiyi ziyadesiyle göstermişlerdi.
Kalp açısından sıkıntı olmadığı, Lütfü Kırdar Araştırma Hastanesi’ne gitmemiz gerektiğini ifade etmişlerdi.

Acil servisten giriş yaptık, muayene ve gerekli tetkikler sonrası bayılmadan dolayı sorun olup olmadığını görmek için tomogrofi çekildi, tekrar EKG yapıldı.
Tahliller çıkana kadar müşahedeye alındı.


Avrupa’nın bir çok ülkesinden fazla nüfusu olan, günlük ortalama yirmi beş, otuz bin arası hastanın muayene olduğu Kartal Lütfü Kırdar Araştırma ve Eğitim Hastanesindeydik.
Aynı rahatsızlığı defaaten yaşayan hastamız farklı özel merkezlere gitmesine rağmen teşhis konulamamıştı fakat Lütfü Kırdar’da tahliller neticesinde kanda üst seviyede karbonmonoksit tespit edilmişti.

Sebebini öğrenmiştik, sorun nargile içmesi veya içenlerin bulunduğu ortamda pasif içici olmasıydı.
Tedavi gereği müşahedede beklememiz uzun sürmüştü.

Bu arada müşahedeye yoğun hasta gelmesine rağmen gösterilen yakın ilgiyi gözlemliyordum.Hijyene önem veriliyordu. Teknisyeni tarafından kullanılan zemin temizleyici araçla yerler sürekli temizleniyordu. Ayrıca, iç hizmet personeli ile tekrar tekrar yüzey kurulaması yapılıyordu. Sedyelerin üzerindeki koruyucu örtüler gerektiği anda uyarıda bulunmadan değişiyor yenisi konuluyordu.

Güvenlik personelleri dahil görevli olanlar hasta ve yakınlarına karşı oldukça sorumlu davranıyor, her hastaya ilgi gösteriliyordu.

Bizi unuttular galiba dediğimiz anda, hemşire veya doktor geliyor, yapılması gerekeni yapıyorlardı. Bilgilendirilmesi gerekenleri hasta veya yakınlarına söylüyorlardı.

Yani her hastanın durumu yakınen takip ediliyordu.Bazı durumlarda nöbetçi sorumlular , uzman doktorun etrafında toplanıp hastalarla ilgili değerlendirme yapıyorlardı.

Doktor bey taburcu etmeden önce hastamız ile babacan bir yaklaşım ile son bir görüşme yapmıştı.
"Bir daha dumanlı mekanlara gitme.
Özellikle yeterli tedbirler alınmamış nargile kafeler oldukça tehlikeli, bildiğiniz kömürün dumanını içinize çekiyorsunuz. Sen şanslısın doğru zamanda doğru teşhis konuldu, herkes senin gibi şanslı olamıyor. Bazılarının kanı karbonmonoksitle üst sınıra gelmiş oluyor, sonra çok gençti hiç bir hastalığı yokken kalp krizinden öldü deniliyor. " ve ekledi: “Bazıları ise 40–50’li yaşlarda KOAH hastası oluyor, sonra nefes darlığıyla yaşıyorlar.”

Hadi bakalım geçmiş olsun diyerek taburcu etmişti.

Sabaha karşı 03,15’de başlayan sabah 07,30’a kadar süren zorunlu ziyaretimizde hastaların ve yakınlarının bizimle aynı olan ortak düşüncelerine kulak misafiri olmanın huzuru ile evimize dönmüştük.

"Allah Devletimizi var etsin, Güçlü kılsın, doktorlarımızdan ve emeği geçen tüm sağlık personelimizden razı olsun. "

Siyasette aktif görevlerde bulunmuş biri olarak sürekli savunduğum bir gerçekle daha yüzleşmiştim.

Devlet ile Millet arasında gönül köprüleri kuran en güçlü yapı, kamu kurumlarında çalışarak milletine hizmetkar olan temsilcilerinin devletimizin şefkatli yüzünü halkımıza göstermesi halidir.