Almanya’dan dönerken uçakta gazetecilerin sorularını yanıtlayan Erdoğan özetle şunları söyledi:

“Bizler (Almanya’ya) pozitif bir gündemle geldik. Karşılama, güvenlik ve devlet protokolü anlamında güzel ve başarılı bir ziyaret oldu. Hem Steinmeier’in hem de Şansöyle Merkel’in ev sahipliği gerçekten memnuniyet vericiydi. İkili ekonomik ilişkilerimizi daha da ileri götürebilme hususunda bir mutabakat sağlayabildik diyebilirim. 25 Ekim’de Alman Ekonomi Bakanı büyük bir iş adamı heyeti ile ülkemize gelecek.

Almanya’da yaşayan büyük bir Türk topluluğu var. Ayrımcılık ve İslam karşıtlığı maalesef temel bir sorun olmaya devam ediyor. Camilere ve derneklere yönelik saldırılar endişe verici bir durumda. Bu durum Avrupa değerleri ile de çelişiyor. Demokrasi, hukukun üstünlüğü, eşitlik ve çoğulculuk kavramları bu yüzden sorgulanır hale gelebiliyor. Dolayısıyla bu tür sorunları görmezden gelmemek lazım. Köln’de 10 bine yakın vatandaşımız, cami açılışına gelmelerine rağmen bizi doğrudan dinleme imkanı bulamadılar. Alman makamları güvenlik önemli vesaire diyerek bunun mümkün olamayacağını ifade ettiler. Biz de açılışı sınırlı sayıda bir katılımla gerçekleştirmek durumunda kaldık. Ama bizim amacımız üzüm yemek. Camimizin açılışını en güzel şekilde yapalım dedik. Bunu da başardık.

Netice itibariyle Almanya bizim için önemli bir ülke. Sorunlar elbette var, henüz tümüyle aşabildik diyemem. Ama sorunları aşma yolunda önemli bir fırsat yakaladığımızı düşünüyorum. Bakan arkadaşlarımızla beraber bu konuda karşılıklı geliş gidişleri artıracağız. Gerek Sayın Şansölyeyi, gerek Sayın Cumhurbaşkanını Türkiye’ye davet ettik, onlar da gelebileceklerini söylediler. İnşallah 2019 yılı içinde kendilerini Türkiye’de ağırlamak suretiyle bu kesintili dönemi geride bırakmış olacağız.

Almanya’yla ilgili meselelerden biri de, PKK, FETÖ, DHKPC gibi örgütlerin Türkiye karşıtı eylemleri konusunda yeterince duyarlı davranılmaması. Alman makamlarının bunlara karşı daha etkin mücadele vermelerini bekliyoruz. Ulusal güvenliğimize tehdit teşkil eden yapılara karşı etkin mücadele bizim temel hakkımızdır. Türkiye’de tutuklu bulunan bazı kişilerle ilgili onların söylediklerine karşılık olarak da, gerçek bilgileri bize sormalarının daha isabetli olacağını ifade ettik. Hadiseleri Türkiye’de kabine karşıtı ya da başkan karşıtı olanlardan dinleyerek değil, resmi kanallardan da dinlemelerinin, ona göre adımlar atılmasının daha doğru olacağını anlattık. Hükümete karşı olanlarla yürümekle sağlıklı sonuçlar alınamayacağını belirttik. FETÖ konusundaki yaklaşım farklılığı ortada. Yeterli delil olmadığından söz ediyorlar. Tüm delilleri kendilerine verdiğimiz halde, mahkeme kararlarını ilettiğimiz halde, bunların adeta yok sayılmasını anlamak mümkün değil.

İadesi istenen terör örgütü üyeleri) İsimlerin tamamını bilmiyorum ama külliyetli bir liste. Almanya’da 136 kişilik bir liste. ABD’ye iletilen listede ise sayı o kadar değil. Almanya’ya PKK ile ilgili daha önce 4 binin üzerinde ismin olduğu klasörler verilmişti. ABD’ye de biliyorsunuz ki 85 koli belge ilettik. Daha sonra Sayın Trump, belgelerden ziyade isimlerin iletilmesini istedi. Biz de 20’nin üzerinde isim bildirdik. Neler olacağını önümüzdeki süreç gösterecektir. Ancak bunların terör anlayışları bize oranla farklılık arz ediyor. Bu hususta bizim gibi bir sorun yaşamadıkları için bizi doğru anlama konusunda zorlanıyorlar.

(Almanya Cumhurbaşkanı ile yemek) Akşam yemeğindeki konuşmada o tür bir yaklaşım sergilenmesi çok şık olmadı. Biz sizinle görüşmeyi yapmışız, bu konuları da görüşmüşüz. Akşam yemeğinde yapılan bir konuşmada onları tekrar dile getirmenin gereği yoktu. Almanlar bile herhalde bundan rahatsız oldular. ‘Steinmeier yanlış yaptı, Erdoğan da haklı tepkisini ortaya koydu’ şeklinde konuşanlar olmuş. Biz bizim ülkemizde, bir misafirimizi yemeğe davet edip, ondan sonra böyle bir girişimde bulunmayız. Medya şöyle der, şunu yazar şeklinde yersiz yaklaşımlarla ya da iç politika adına o tür tavır sergilenmesinin doğru olmadığı kanaatindeyim.

Toplantı ve gösteri hakkından bahseden bir ülkenin salon toplantısına izin vermekten çekinmiş olması tabii ki manidar. Bunu özgürlükle bağdaştırmak zor. Ama öbür taraftan da Türkiye’de 5 yıl 10 aya mahkum olmuş birinin (Can Dündar) hukukunu aramaya soyunuyorlar. Ne alakası var bunun sizinle? Türkiye’de mahkum olmuş birisi. Aramızda suçluların iadesi anlaşması var. Size düşen onu bize iade etmektir. Ayrıca Türkiye’de tutuklu 5-10 Almanın kendilerine verilmesini istiyorlar. Ben de onların belirli suçlardan yargılanmakta olduklarını anlattım. Almanya’da suç işleyen Türkler nasıl yargılanıyorlar ise bizde de suç işleyen kişi yabancı da olsa yargılanıyor. Kendilerine Türkiye’nin de bir hukuk devleti olduğunu hatırlattım.

Bölgesel konularda, başta İdlip olmak üzere Suriye konusunda yaptıklarımızı hep şükranla anıyorlar. Bu ay içerisinde fevkalade bir durum olmazsa Rusya, Almanya, Fransa, Türkiye olarak bir dörtlü İstanbul Zirvesini inşallah gerçekleştireceğiz. Macron ile görüştüm, o  olumlu yaklaşıyor. Merkel de, ‘Ekim’in 14’ünde Bavyera seçimleri var, o seçimden sonra yapalım’ diye bir yaklaşım içerisinde. Bu önemli bir adım olacak. Küresel düzlemde Trump yönetiminin, tek taraflı politikalarının Avrupa’da da rahatsızlık yarattığını görüyorum. Gerek AB gerek diğer bölgelerle işbirliğimizi güçlendirerek adımlarımızı atmaya devam edeceğiz.

İdlib başta olmak üzere Suriye’yi konuşacağız. Amacımız daha olumlu istikamette daha iyi yere taşımak. Şimdi bir small grup diye bir şey çıkardılar. ABD, Mısır, Suudi Arabistan, İngiltere, Ürdün, Almanya, Fransa toplam 7 ülke var. Bu toplantılara Türkiye’yi çağırmıyorlar. Hatta hatta Suriye’yi çağırmıyorlar. Suriye hakkında toplantı yapıyorlar, Suriye bu toplantıda yok. O da Trump’ın düzenlemiş olduğu toplantı. Ben de Sayın Merkel’e bizimki de ‘smaller’ olur dedim..

(Euro 2024’ün Almanya’ya verilmesi) Açık konuşayım. Çok da önemsemedim. Bu hep böyle dönüyor. İki dünya kupasını veriyorsun, bir Avrupa kupasını veriyorsun. Aynı ülkede bunu yapıyorsun. Türkiye’ye gelince şöyle böyle diyorsun. Tesis ise bizim şu anda Almanlardan geri kalan bir halimiz yok. Çok modern ve kilometre olarak çok daha iyi tesislerimiz var. Hayırlı olsun. Neticede masraftan kurtulmuş olduk.

ABD’nin ticaret saldırıları sonucu Rusya, Çin ve Almanya yakınlaşır mı?) Acaba, acaba? Sen yine de soru işaretini koy oraya. Bu saydıklarınız arasında, şu anda bir duruş sergileyebilecek olan ülke belki Çin olabilir. Ben bu konuda yine de bir yorum yapmayayım.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD ve Almanya’daki bazı temaslarını “Borç para dilenme” ifadesiyle eleştiren CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na karşı, “Bizim IMF ile şu an herhangi bir işim olamaz. Ülkemizdeki durumu zaten toparlamaya başladık. Çok kısa zamanda bu sıkıntıyı atlatacağız” dedi. Almanya’daki görüşmelerinin ayrıntılarını anlatan Erdoğan şunları söyledi:

“Merkel ile yaptığımız kahvaltıda ağırlıklı konumuz ekonomiydi. Sanayi ve Teknoloji Bakanımız muhataplarıyla, Maliye ve Hazine Bakanımız muhatapları ile çalışmaları yapacaklar. Savunma sanayine yönelik birçok adımları atabilme şansımızın olduğunu görüyorum. İleri teknoloji konusunda birçok adımları atabileceğimizi görüyorum. Aynı şekilde Sağlık Bakanlıkları olarak da müşterek bazı adımları atabileceğimizi görüyorum. MR, tomografi gibi araç gereçleri var. Bunların birçoğu Siemens ile ilgili. Siemens’in Başkanı ile görüşme imkanımız oldu, belki bunların Türkiye’de ortak üretimi söz konusu olabilir. Değişik yerlerde Siemens’de bazı yatırımlara girme imkanı da olabilecek. Merkel ile kahvaltıda raylı sistem konusunu konuştuk. Kendileri de notlarını aldılar. Bize düşen bunun takipçisi olmak.

Türkiye’de yatırımı bulunan Alman firmaları ile çok verimli bir toplantı gerçekleştirdik. Bu şirketlerin Türkiye’ye olan ilgisi memnuniyet vericiydi. Bunların yeni yatırımlara girmesini teşvik edelim istiyoruz. Siemens, Bosch, bunlar Türkiye’de 150 yıllık, 130 yıllık şirketler. Otomotiv sektörüne yönelik bazı şirketler var. Tüm bu şirketlerle görüşmeleri yapıp, bunları yatırım ofisimiz vasıtasıyla yakın takibe alacağız.

(Kılıçdaroğlu’nun ‘Borç para dileniyorlar’ eleştirisi) Gülünç. Birleşmiş Milletler’de yaptığımız konuşma ortada. Borç aldıysak nereden borç almışız bunu da söylesin. Bizim bu tür ziyaretlerde maksadımız, yabancı yatırımları ülkelerimize çekmeye yönelik adımlar atmaktır. Kaldı ki, biz görevi devraldığımızda hatırlarsanız Türkiye’nin IMF’ye 23.5 milyar dolar borcu vardı. Kimler almıştı o borcu? Geçmişte CHP’nin de koalisyon ortağı olduğu dönemlerin bir borç yüküydü o. Bizim dönemimizde sıfırlandı o borç. Birilerinin iddialarının aksine bizim IMF ile şu an herhangi bir işim olamaz. Biz şu anda ülkemizdeki durumu zaten toparlamaya başladık. Çok kısa zamanda bu sıkıntıyı atlatacağız, 2019’a da çok daha ciddi, çok daha farklı bir şekilde gireceğiz.