Katrougalos, AA muhabirine, Avrupa, Türkiye-Yunanistan ilişkileri ile mülteci krizi ve sorununa ilişkin açıklamalarda bulundu.

Avrupa'nın bölünmüş bir halde olduğunu belirten Katrougalos, aşırı sağda yükselişin kemer sıkma merkezli neoliberal ekonomi politikaları nedeniyle gerçekleştiğini ifade etti.


Katrougalos, "Bu politikalar nedeniyle yoksulluk ve orta sınıfın daralması, Avrupa kurumlarına karşı da büyük bir güven sorunu yaratıyor. Yabancı düşmanlığı ve ırkçı bağnazlık, 1930'larda olanların tekrarı gibi. Orta sınıfın çöküşü başkasına nefrete dönüştü. O zaman bunlar Yahudi ve komünistlerdi, şimdi göçmenler ve İslam oldu." dedi.

''HER HALÜKARDA DESTEKLEYECEĞİZ''

Avrupa'nın varlığını sürdürmesi için daha sosyal ve demokrat olması gerektiğini belirten Katrougalos, "Gelecek Avrupa seçimleri iki kamp arasında gerçekleşecek. Dayanışma, demokrasi ve hoşgörü bir tarafta, Avrupa'yı diğer herkesi dışarıda bırakan bir kale olarak görmek isteyenler diğer tarafta." diye konuştu.

Katrougalos, bazı Avrupalı liderler tarafından gündeme taşınan Türkiye'nin AB'ye "imtiyazlı ortak" olmasına yönelik açıklamalara ilişkin ise "Nasıl bir Avrupa geleceğine sahip olmaya Türkiye karar vermeli. Biz Türkiye'nin Avrupa perspektifini her halükarda destekleyeceğiz." değerlendirmesinde bulundu.

"Türkiye, İslam dünyasına açılan bir kapı." ifadelerini kullanan Katrougalos, Avrupalı bir Türkiye'nin sadece Yunanistan değil, tüm AB'nin çıkarına olacağını vurguladı.

''MÜLTECİ SORUNUNDA VİCDANIMIZ RAHAT''

Katrougalos ayrıca Yunan adalarında mülteci kamplarındaki kötü yaşam koşulları ve mültecilere yönelik AB fonlarının kullanımına ilişkin iddiaları değerlendirerek, "Bizim vicdanımız rahat. Çünkü biz başkaları gibi kadınları ve çocukları sınır dışı eden bir yol tercih etmedik." dedi.

Midilli'de bulunan Moria kampındaki mültecileri ana karadaki kamplara taşıdıklarını ve iltica süreçlerini hızlandırmaya çalıştıklarını anlatan Katrougalos, "Moria'da şartlara ilişkin sorunlarımız olmadığını söyleyemem ama hem ekonomik kriz hem de mülteci kriziyle baş etmek zorunda kaldığımızı göz önünde tutmak gerekir." diye konuştu.

Katrougalos, Avrupa Yolsuzlukla Mücadele Bürosunun (OLAF) Yunanistan'ın AB sığınmacı fonlarının kullanımına ilişkin açtığı soruşturmaya ilişkin ise "Bizim bununla ilgili bir sıkıntımız yok. Biz bu parayı hukuki ve şeffaf bir şekilde kullandık." ifadelerini kullandı.

Türkiye-AB göçmen mutabakatı kapsamında iki ülke ilişkilerini yorumlayan Katrougalos, şunları söyledi:

"(Türkiye'ye göçmenlerin iadesi) İstediğimiz ritme sahip olduğumuzu söyleyemem. Yunan ve Türk makamları iş birliği içerisindeler ama çözülmesi gereken sorunlar da var. Bunlar, kötü niyetten kaynaklı sorunlar değil. Daha çok uygulama sorunları. İade edilecek kişilerin kimlik tespiti, uluslararası hukuktan kaynaklı hukuki zorunluluklar gibi. Yani temelde siyasi meseleler değil. Ancak açıkçası, aramızdaki siyasi sorunlarda bazen daha fazla sayıda mültecinin geldiğini görüyoruz. Bir şey ispat edemeyiz ama bunun (mülteci sayıları) bir tür barometre olduğunu söylemek makul olur. Bir ilişki olduğunu resmi olarak asla söyleyemem ama bu siyasi gerilimin bir nevi barometresi gibi"

''TÜRKİYE İLE ÇOK DAHA İYİ BİR YOLDAYIZ''

Katrougalos, son dönemde iki ülke arasında 8 darbeci askerin Yunanistan'a kaçması ve iki Yunan askerin Türkiye'de tutuklanması gibi konjonktürel sorunlar yaşandığına işaret ederek, "Türkiye ile çok daha iyi bir yoldayız."dedi.

İyi niyet ve diyalogla sorunların çözülmesi gerektiğine dikkati çeken Katrougalos, "İki (Yunan) askerin geri dönüşünden sonra, çok daha iyi bir anlayış atmosferinde olduğumuzu görüyorum." diye konuştu.

Katrougalos, Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Kocias'ın mevkidaşı Mevlüt Çavuşoğlu ile İzmir sokaklarındaki yürüyüşü sırasında çok dostane bir şekilde Türk ailelerle sohbet ettiğini anımsatarak, "Birbirimize bazı Orta Avrupa ülkelerine olduğumuzdan çok daha yakın ve benzeriz. Bizde Güney zihniyeti, sıcakkanlılık var. Bence, şimdi aramızda daha iyi bir anlayış zamanı." ifadelerini kullandı.