Kırgızistan dönüşünde önemli açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suriye'nin İdlib şehrine yönelik harekat hakkında “İdlib’de çok acımasız bir süreç işletiliyor. Orada 3.5 milyon insan var. Bir felaket yaşanırsa, bu insanların ilk kaçabileceği yer yine Türkiye” dedi. Ayrıca Cumhurbaşkanı, 25 Eylül'de New York'ta gerçekleşecek Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda ABD Başkanı Donald Trump ile görüşme konusunda herhangi bir talep gelmediğini, kendisinin de aynı şekilde özel bir talepte bulunmayacağını açıkladı.
Kırgizstan'dan dönüş yolunda gazetecilerin sorularını cevapsız bırakmayan Cumhurbbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan gündeme ilişkin açıkalamalarda bulundu.
İdlib'e yönelik olarak; “BİZİM için şu an İdlib’deki durum önem arz ediyor. Çünkü İdlib’de şu anda çok acımasız bir süreç işletiliyor. Orada 3.5 milyon insan var. Allah korusun, bir felaket yaşanırsa, bu insanların birinci derecede kaçabileceği yer yine Türkiye. Bizim belli şeyler çözüldü, artık Türkiye’den geri dönüşler başladı havasında olduğumuz bir dönemde şimdi bu tür bir risk gündemde. Şu anda bizim Rusya ile olan işbirliğimiz çok önemli. ABD Rusya’ya, Rusya ABD’ye topu atıyor. Ama Allah göstermesin, buralara füzeler yağdırılacak olursa çok ciddi bir katliam yaşanır. Öyle bir durumda oradan kaçanlar nereye gelecek? Büyük oranda yine bize gelecek. Bu yeni bir sıkıntı meydana getirebilir. Görüşmelerden çıkacak isabetli bir kararla bu süreci aşarız. 7 Eylül’de Tahran zirvesi var. Bu zirvede bu işi çok daha olumlu bir noktaya taşıyacağız. Bu Astana’nın devamıdır. Cenevre ile karşı karşıya gelme gibi bir durum değildir. İnşallah Tahran Zirvesi’ni olumlu neticelendirmek suretiyle rejimin oralardaki aşırılıklarını önlemeyi başarırız. Zirveyi çok önemsiyoruz.
Münbiç Mutabakatı hakkında; Münbiç’te, başta Dışişleri Bakanımızın Pompeo ile yaptığı görüşmedeki noktada olmadığımızı söyleyebilirim. Olay savsaklanıyor. Bu gerçeği görmemiz lazım. İdeal bir noktada değiliz. Görüşmeler yapıldığında varılan mutabakat, şu anda aynı istikamette maalesef yürümüyor. Önümüzdeki süreçte Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ile Milli Savunma Bakanımız Hulusi Akar’ın muhatapları ile yapacakları görüşmelerde, temenni ederim ki yeni bir süreç başlar, yeni bir heyecan ortaya çıkar. Gerek Münbiç gerek Tel Rıfat, buralarda arzu edilen adımlar atılır inşallah.
Angela Merkel ile görüşmesi hakkında; Avrupa Birliği, bazı istisnalar dışında, henüz bizim isteğimiz noktada ya da konumda değil. Almanya’ya Sayın Cumhurbaşkanı’nın davetiyle ay sonunda resmi ziyaretim olacak. O ziyaret vesilesiyle, Sayın Merkel ile ortak çalışma yemeğimiz olacak, ertesi gün ise sabah ucu açık bir kahvaltı yapacağız. Türkiye-Almanya ilişkileri konusunda ele almamız gereken birçok konu var. Pek çok konuyu yüz yüze görüşme imkânı bulacağımız bu ziyareti çok önemsiyorum.
Avrupa Birliği hakkında; AB, Türkiye olarak bugüne kadar attığımız olumlu adımlara maalesef aynı şekilde karşılık veremedi. Hâlâ da aynı karşılığı bulamıyoruz. Birçok karar hep ertelendi. Serbest dolaşım konusundan mülteciler konusunda vaat edilen yardımlara kadar... Yardımlar konusunda kısmen ödemeler yapıldı, kısmen maalesef yapılmadı, bunları bir an önce aşalım istiyoruz. Aşalım ki AB ile biz de önümüzü görelim, nereye gideceğiz, bir şeyler olacak mı? Bunu görmemiz lazım.”
James Jeffrey'nin planlanan seyahati hakkında; Sayın Jeffrey’nin bölgeye atanmasını isabetli bir karar olarak görüyorum. Burada gerek Savunma Bakanımızla gerek Dışişleri Bakanımızla gerek istihbaratla görüşmeleri olacaktır. Bizim kendisiyle dostluğumuz büyükelçilik dönemine dayanıyor. Bana göre bundan önceki kişiyle mukayese edilmeyecek derecede isabetli isimdir. Bundan önceki isim oradan alınmış değil, o da halen bölgede malum, belli yerlerde belli görevleri var. Temenni ederim bu yeni süreç hayırlı olur. Bazı adımların seri olarak atılmasına da vesile olur.
Burada (Kırgızistan) en temel sorun FETÖ meselesi. Maalesef Kırgızistan’da bu terör örgütünün çok ciddi bir alt yapısı var. Buradaki yerleşme süreci eski. Buranın hücrelerine kadar sızmışlar. Dünyada 160 ülkeye bu şekilde sızmış vaziyetteler. Bu sadece Müslümanların ağırlıklı olduğu ülkelerde değil, Müslüman olsun gayrimüslüm olsun, her yere sızmış vaziyetteler. Onlar kaçacak biz kovalayacağız. Gittiğimiz yerlerde anlatacağız. Gerçekten siyasileri de ciddi manada ürküten bir havaları var. Bu örgütün muhtelif ülkelerdeki yapılanmasına karşı da her yerde mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz. ABD’deki durumun da ne derece bununla bağlantılı olduğunu biliyorsunuz. Kongre üyelerine nasıl sızmış olduklarını, zaman zaman bizim yazılı ve görsel medyada da takip ediyoruz, izliyoruz. Örgütün elebaşı, bizim mahkemelerimizde, ağırlaştırılmış müebbetten müebbede kadar değişik cezalara mahkum oldu. ABD ile Türkiye arasında suçluların iadesi anlaşması var. Bundan hareketle, o adamın ABD’den deport edilmesini, bize iadesini istedik. Ama hâlâ olumlu bir cevap alamadık. Biz FETÖ’nün sızdığı tüm ülkelere bu örgütü anlatmak durumundayız. Takibe devam edeceğiz.
Pastör Brunson olayı hakkında; İzmir’deki hadisede hukuki süreç devam ediyor. Bizim hukuk dışı bir talebi yerine getirmemiz mümkün değil. Türkiye bir hukuk devletidir. Kusura bakmasınlar, hukuk dışı bir şey talep edilemez. Kaldı ki ABD’de yapılanlar da ortada. Örneğin Halk Bankası Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla’nın durumu. ABD’ye altı kez girdi çıktı, yedincisinde çıkarken tutukladılar. Hakeza, bizim finans sektöründe önemli bir devlet bankamız olarak niteleyebileceğimiz Halk Bankası’na yönelik tehditler. Bu bankamızın ABD’de şubesi bile yok. Halk Bankası’nın suçu ne, Genel Müdür Yardımcısı’nın suçu ne? Müdellel (kanıtlı) bir şey yok ortada. İzmir’deki hukuki süreci adeta yok saymaları, ‘Bize göndereceksiniz, vereceksiniz’ tarzında bir yaklaşım içinde olmaları hoş değil. Böyle tehditlerle bir yere varılamaz.
Bir stratejik ortağın ortağına böyle bir şey yapması şık değil. 16 yıldır Başbakanlık, Cumhurbaşkanlığı yapıyoruz. Herhangi bir ihtiyacımızı, ABD’den paramızla dahi alamadığımız anlar olmuştur. Ama terör örgütleri parasız olarak her türlü silahı ABD’den alabiliyorlar. Bu silahları da bize karşı kullanıyorlar. Bu nasıl bir stratejik ortaklık? (‘Uçak vermediler’ anımsatması üzerine) O yine biraz ağır bir şey. Polise tabanca vermediler tabanca.
Bahçeli'nin af teklifi üzerine; Kader mahkûmları meselesini anlamış değilim. Biz arkadaşlarımıza şunu da söyledik, özellikle bu bizim gündemimizde olan bir şey değil. Tüm bunlara rağmen hakikaten yapabilecek bir şey var ise bunu da aramızda görüşelim. Biz MHP ile bir yola çıktık. Burada zaman zaman buna benzer konuları aramızda değerlendirmek suretiyle atılabilecek adımlar var ise bu adımları atmaktan da çekinmemeliyiz. Burada milletin, ülkenin, devletin menfaati önemli. Cezaevlerinde ciddi manada bir doluluk var, kabul ediyoruz. Tüm bunlara rağmen bir şey yapalım derken, öbür tarafta mağdur, mazlum meydana getirmeyelim. İlke şu; devlete karşı işlenenlerde devlet bu yetkiyi kullanabilir, ama şahıslara karşı işlenen olduğunda orada devletin böyle bir af yetkisi kesinlikle yoktur.
Yerel seçimlerdeki ittifak; CHP’nin HDP’den, HDP’nin CHP’den aday gösterip göstermemeleri bizi ilgilendirmiyor, kendi iç meseleleri. Bizim dışarıdan (parti dışından), içeriden diye bir şeyimiz olmaz. AK Parti’nin ilkelerini benimsemiş, AK Partililiği tescillenmiş olan kişi bizim adayımız olur. Sipariş adaylar, belediye başkanlığında hiç uygun düşmez. Bu farklı bir şey. Belediye başkan adayının bir karşılığı olacak ki partinin oy tabanına hitap edebilsin ve partinin oy miktarı ile karşılığı olan oy birleşmiş olsun. Cumhur İttifakı meselesine gelince, doğrusu Sayın Bahçeli’nin bu konudaki yaklaşımı tam nedir bilemiyorum. Biz böyle bir noktada bu işe olumlu yaklaşabiliriz. Milletvekili seçiminde attığımız bir adım var. Yerel seçimlerde de böyle bir adımı müşterek olarak atabiliriz. Bunun için arkadaşlarımızın, başta liderler olarak bizlerin oturup konuşmalarında fayda var. Taraflar olumlu bakarsa böyle bir adım niye olmasın, olabilir.'
Son olarak Erdoğan, son enflasyon verilerini şöyle değerlendirdi: “Bunlar tekrar tek haneye gelir. Biz bunları aşarız. Turizmdeki adımları görüyorsunuz, 40 milyona doğru giden bir atağımız var. Yatırımlar konusunda dışarıdan girişimci Türkiye’ye girmekten çekinmiyor. İhracatta iyi bir konumdayız. Sıkıntımız söz konusu değil. Bunları aşacağız. Başaracağız.”