Toprakla, doğayla haşır neşir olmayı çok seviyorum. Fırsat buldukça doğup büyüdüğüm köyüme gidemesem de, bizi bağırlarına basan yurdumun güzel insanlarının yaşadığı yeni köyüme adeta uçarak gidiyorum.
Allah nasip etti emanet bir toprağımız oldu, toprakla ölmeden önce kucaklaşmayı lütfetti.
Toprak deyip geç me?
Eline aldığın bir avuç toprak; saflığı, temizliği, nereden geldiğimizi, nereye gideceğimizi öğretir bize. Emeği, alın terini, alın terine saygıyı, sevgiyi, sadakati öğretir bize.
Toprak deyip geç me?
Toprak cömerttir. Ayrım yapmaz. Bir ana şefkatiyle, yaratılmış bütün mahlûkatın ihtiyacı olan gıdayı ikram eder. Ağacın meyvesi de, arının balı da, ekmeğin buğdayı da toprağın mahsulüdür. Her nimetin anlatacağı toprakla bir hikâyesi mutlaka vardır.
Toprak deyip geç me?
Toprak temizdir, zariftir mütevazidir. Bütün kir ve pasımızı toprağa bırakırız, toprak sessiz sedasız temizler ve bize olanca güzelliğiyle gerisin geri nimet olarak ikram eder. Gübre atana, bereket verir. Kirli su verirsin, berrak su alırsın. Kendisini ayakları altında ezeni, başının üstünde hiç yüksünmeden gezdirir. Dirimize de, ölümüze de hizmet eder.
Toprak deyip geç me?.
Ölümü hatırlatır. Ben bu toprağı, şimdi ebedî âleme göç etmiş bir faninin mirasçılarından emaneten aldım. Benden sonra kimler emanetçi olacak bilmiyorum. Ruh bedende emanetçi.
Sadece insanoğlu mu bu dünyada emanetçi. Yok tabi ki; yaprak dalında emanetçi, yağmur bulutta emanetçi, tohum toprakta emanetçi.
Emanet toprağımıza kendi elimle diktiğim fidanlar şimdi kocaman birer ağaç oldular. Dallarında emaneten meyveler salınıyor. Fidan toprağa, meyve dalına emanet.
Bu hafta sonu köyümdeydim. Ekim ayı ayvaların dalından ayrılma vakti. Ayvalar, emaneten salındıkları dallarında hasretlikten sararmışlardı ama hafif rüzgârın yanaklarını okşamasıyla biraz şımararak salınan ayvalar, dalından koparılmamak için biraz nazlanıyorlardı sanki. Ayrılık vakti çatınca sanki insanoğlu gibi birazda hüzünlüydüler. Elimi her attığımda direnenlerde oldu, dalından aniden kopunca sinirlenenler de oldu.
Ayrılık vakti aynı zamanda, kavuşma, kucaklaşma vaktidir. Ayva nasibi olana hasret. Toprak yağmura, yağmur toprağa hasret. Ayva dalından, yağmuru buluttan ayrıldı diye kim suçlayabilir ki?
Yaprak çiçeğe, çiçek meyveye, meyve sahibine hasret. Kim, başka birinin nasibine el uzatabilir ki.
Elbet bir gün her fani gibi bizimde bu dünyadan ayrılık vaktimiz gelecek. Ayrılık vaktimiz inşallah sevdiklerimizle aynı zamanda kucaklaşma vaktimizdir. Bugün toprak bize, yarın biz toprağa emanet.
Hepimiz birlikte ALLAH’a emanet.
Allah yardımcın olsun.