Dört duvar mı? Dert duvar mı?
İki gündür başımın ağrısından, yerimden kalkamıyorum. Başım sanki bütün bedenimin kaldıramayacağı bir yük bana. Sırtımda sanki artık taşıyamayacağım ağır mı ağır bir hayat küfesi taşıyormuşum gibi bir haleti ruhiye büründüm. Bilgisayarın klavyesine her dokunuşumda sanki bir tonluk bir itme kuvveti uyguluyorum. Yazdığım her kelimeye, olmadı cümleye yaşadığım her şeyi sığdırmaya çalışan bir almanak muamelesi yapıyorum.
Her yaşananın, her söylenen sözün, dinlediğim her türkünün, etrafımda olup biten her şeyin, yüreğimdeki yangından arta kalan is kokusunun, küllenmiş acıların intikamını klavyedeki harflerden çıkarmaya çalışıyorum.
İnsanın, sırtında yaşadıklarıyla tıka basa dolu, ağır mı ağır mı ağır bir hayat küfesiyle yüzleşmesi çok kolay olmuyor. Bazen albümlerde kalmış ya da hafızalarda silinmez iz bırakmış bir fotoğrafın, bazen amacını aşmış bir şakanın, bazen karşındakinin içindekini izhar eden bir gülüşünün, bazen manasız bir suskunluğun izdüşümleriyle doludur sırtınızdaki küfe.
O küfe bir kez açıldı mı işte; insan, yolsuz, yönsüz ve takatsiz kalıyor. Keşkeler, hayıflanmalar, pişmanlıklar peş peşe sıralanıyor. Ancak zaman geçmiştir, olan olmuştur. Bu küfeye dolanlar, öyle bir şey ki tuttu mu bırakmıyor, bulunduğu yere yapışıyor, ondan kaçamıyorsunuz. Onlarla düşe kalka yaşamayı öğreniyorsunuz.
Taşıyandan başka kimsenin bilmediği, görmediği bir sancıdır bu. Bu sancıyı kimseye duyurmadan siz çekersiniz. Âşık Maksut Feryadi diyor ya:
Sinemdedir benim derdim dağlarım
Ben yaramı gizli sarar ağlarım
Ben gündüzler güler gece ağlarım
Benim neler çektiğimi kim bilir.
Bazen biz yüklendiğimiz, bazen etrafımızdakiler bindirdiği yükler.
Dört duvarınız, dert duvarı haline gelmiş olabilir. Sizde, her dert bir yara, bir yarık açar. Türküler işte o yarıktan içeri sızar. Şifadır. Dualar o yaraların açtığı yarıktan göklere yükselir. Güneş, o açılan yarıklardan içeri sızar. Yaralar, o açılan yarıklardan iyileşmeye başlar. Önce kabuk bağlar sonra kapanır.
Sırtınızdaki açılan küfenizi sakın kapatmayın, açık kalsın. Bende penceremi açtım odama sızan Güneşin sıcaklığına, samimiyetine sarıldım. Derdi verene de Güneşi yarıklardan Sızdırana da ram oldum.