info @ istanbulungazetesi.com

HAVALE ET , RAHAT ET..!

Maddenin manaya her türlü cazibesi ile saldırdığı, kişiyi teslim aldığı döneme şahitlik etmekteyiz.

Bir kereden bir şey olmaz diyerek başlatılan, evrensel değerlerle örtüşmeyen davranışlar karşısında ben ne yaptım , bu hareket bana yakışmadı pişmanlığını duyanların azınlıkta olduğu zamanın içindeyiz.

Geçen zamanın içinde nefsi, fevri hareketlerimiz ile kırdığımız , haksızlık yaptığımız yakınlarımız, hatta tanımadığımız insanlardan özür dilemeliyiz.

Azda olsa merhameti olanlar, adaleti bilenler evrensel değerlere iman edenler bilirlerki insan ruhunda, kalbinde,
beyninde taşıdığı gerçekler ışığında özgürdür veya geçmişine tutukludur.

İnsanlığını bilmeyip KULLUK yapamayanlar, dağda, bayırda , çayırda, ovada dünyanın en görkemli yerlerinde dahi yaşasa fiziken özgür olsa da , insan olduğunun şuuruna vardıklarında yaptıklarından dolayı ruhen, manen kendilerine mahkum olurlar.

Yaşamında pişmanlık içinde olanlar kendilerine hayattan ne anladın dediklerinde o günkü ruh hali ile geçmişi şöyle özetlerler.

"Hayat ne çabuk geçti , adeta deldi geçti. "

Bu sebepledir ki FANİ hayatımız sürerken kırılmış olduğumuz, haksızlığına uğradığımız insanlara karşı içimizde nefret ve öfke taşımayalım.

Gönül koyduğumuz, incindiğimiz, ihanetine maruz kaldığımız insanların ruh hallerine, yaşama bağlandıkları tutkularına nasıl sahip olduklarını gözlemleyelim.

Lakin; bir fincan kahvenin hatırı vardır anlayışının derin manası içinde, gaflete düşenlerin, kendi sorunları, ihtirasları, egoları ve kibirleriyle zekalarını nasıl yoksullaştırdıklarını görerek üzülelim.

Ruhsal, duygusal, zihinsel olarak evrensel doğrular ışığında ferasetli olma erdemliliğini yakalayamamış olmalarının hüznüne bürünelim.

Bazılarının Everensel Anayasa yı kendinizden fazla bilmelerinin şaşkınlığı içine girerek, nasıl böyle olabiliyorlar demeyelim.

Şöförlüğün kitabını yazacak kadar profesyonel olan kaptanlar, şuur altına yerleşmiş alışkanlıklar ile araçlarını profosyonelce kullanmakta olduklarını görmekteyiz. Mahir olmalarına rağmen gözleri açıkken uyuyup kaza yaptıklarınıda bilmekteyiz.

Anlaşılacağı üzere insanların fiziksel alışkanları ile işinin ehli olduğu kanaatinde olmayalım.

Esas olan bir bütünün tamamını yerine getirip getirmedikleri oluşunu aklımızdan çıkarmayalım.

Unutmayalım öfke ve kin insanın vucudunun en kıymetli uzuvlarındaki kötü bir komşudur.

Kalbimize ve beynimize öfkeyi komşu yaparak bedenimizi kötü komşularla cezalandırmayalım.

Kötülüklerin uzaklaştırılması , kardeşlik , komşuluk , arkadaşlık, yurttaşlık hukukumuzun yeşermesi, bereketlenmesi için şahsımıza yapılan her türlü olumsuzluğun muhasebesini yapalım, çözümünü Rabbe'l-Âlemîn’ e HAVALE edelim, RAHAT edelim.