23 NİSAN'IN ÖZÜNÜ BİLMEK..!
23 Nisan 1922'de, ilk Hâkimiyet-i Milliye Bayramı kutlamaları için Meclis önünde askerî birlikler ve okulların katıldığı büyük bir geçit töreni düzenlenmiştir.
Mustafa Kemal Atatürk, bu günün önemini şu sözlerle dile getirmiştir:
"23 Nisan, Türkiye için millî tarihin başlangıcı ve yeni bir dönüm noktasıdır. Bugün, bir cihan husumetine karşı kıyam eden Türkiye halkının, Türkiye Büyük Millet Meclisini vücuda getirme hususunda gösterdiği harikayı ifade eder."
Vatanın düşman işgalinden kurtarılmasının da etkisiyle, 23 Nisan 1923’teki Hâkimiyet-i Milliye Bayramı daha coşkulu kutlanmıştır.
1935 yılında, bayramlar ve tatil günleriyle ilgili kanun değiştirilmiş; “23 Nisan Millî Bayramı”nın adı “Millî Hâkimiyet Bayramı” olarak yeniden düzenlenmiş, böylece 1 Kasım Hâkimiyet-i Milliye Bayramı ile 23 Nisan Millî Bayramı birleştirilmiştir.
Daha sonra bu bayram, “23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı” adıyla kutlanmaya başlanmıştır.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün sürekli olarak "MİLLİ" vurgusunu ifade etmesi, ulusa bırakılmış anlamlı bir vasiyettir.
Millî kavramı; bir ulusun kendine özgü saydığı ve sahip olmakla övündüğü toplumsal ve kültürel ögeleri ifade eder. Bu kavram, yozlaşmayı ve kendi değerlerine yabancı kalmayı reddeder.
Millî olmayan tedariklerin geçici olarak kullanılması gerekebilir. Ancak bu, rehavete kapılmak ya da yan gelip yatmak anlamına gelmez. Aksine, daha iyisini üretmek; yerli ve millî olanı ortaya koyana dek her alanda çalışmayı emreder.
“Türk, öğün, çalış, güven” sözündeki millî olma bilincini taşıyanlarla taşımayanları ayırt etmek; vatan, bayrak, devlet ve millet sevgisinin bir gereğidir.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Cumhurbaşkanlığı döneminde, dünya savaşından yeni çıkmış bir ülke olmamıza rağmen, sınırlı imkânlarla dahi olsa pek çok millî hizmet gerçekleştirilmiştir.
1945 yılına kadar bu hizmetler münferit olarak sürdürülmüştür.
Devam eden yıllarda ise, birkaç etkin faaliyet dışında, “millî” ifadesi unutulmak istenmiştir.
Batı'nın maddeci, şekilci değerlerine uygun emperyalist-kapitalist yaşam tarzı ülkemizde özendirici hâle getirilmiştir.
Kendi ulusunun kahramanlıklarının üzerini örten; Kızılderili ırkının katliamını meşrulaştıran kovboy filmleri, Ortadoğu'da tek başına adalet dağıtan Rambo filmleri, dünyaya iyilik yayan Noel Baba figürleri ile ecdadımızın dillere destan icraatlarının üzeri örtülmeye çalışılmıştır.
Çocuklarımız, millî düşünceden uzaklaştırılarak gayri millî bir düşünceye yönlendirilmek istenmiştir.
1948 yılında, emperyalizmin önderi bir ülkeyle yapılan anlaşma doğrultusunda, "Marshall Yardımı" adı altında gönderilen süt tozlarını çocuklarımıza vermek, bir başarı olarak gösterilmiştir.
Bu durum, "büyük ülke bize yardım ediyor" düşüncesinin çocuk yaşlarda şuuraltımıza yerleştirilmesine ve ezik bir yaşam biçiminin normalleştirilmesine sebep olmuştur.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Millî Egemenlik Bayramı’nı armağan ettiği çocuklarımız, içinde ne tür maddeler olduğu bilinmeyen süt tozlarına muhtaç bırakılmıştır.
Doğal yiyecek ve içeceklerden çocuklarımız mahrum edilmek istenmiş; hayvancılık ve çiftçiliğimizi yaşatmaya çalışan köylülerimiz, tırmığa muhtaç hâle getirilmiştir.
2002 öncesinden bu yana gelinen süreçte, “Türk, öğün, çalış, güven” sözünün gereğini yapanlarla yapmayanların kimler olduğu artık daha net görülmektedir.
Bu bilinçle, Millî Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nı kutlamak bir şereftir.
Millîlikten uzaklaşma çabası içinde olmak, kültürel yozlaşmayı tercih etmek; atalarımızın bizlere emanet ettiği çocuklarımıza ve vatana ihanettir.
Bu tavır, ecdadımızın ruhlarını incitecek bir gaflettir.
Nice bayramları yerli ve millî zenginliklerle kutlayacağımız günlerin devam etmesi temennisiyle, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlu olsun.