HADDİ AŞMAK..
Günümüzde KUL olarak sınırlarımızı aşarak beklentilerimizi dile getirelim derken kusurlu davrandığımızı farkedemiyoruz. Duygularımızın, ruh halimizin etkisinde kalarak adeta emreder nitelikte isteklerimizi sıralıyoruz.
İyi niyetle olsada haddi aşıyoruz.
"Allah belanı versin."
"Allah'ım bana çektirdiği acıyı ona yaşat."
"Allah'ım onu evsiz barksız bırak."
"Bana evlat acısı yaşattı ona da yaşat..."
"Dedikodu, fitne, iftira ile dünyamı kararttı sende onun dünyasını karart."
Benzer onlarca yakarış ile alemlerin sahibinin vereceği karara talimat mealinde istekte bulunmaktayız.
Bu duruma düşmemek adına her şeyin şahidinin adaletine olan güvenim, itikadım gereği düşüncelerimle başbaşa kaldığım zamanlarda, yaşadığım sorunları vicdan ve iman terazisinde tartar, kimseyi yargılamam haddimi bilirim.
Ebedi alemin gömleğimizin yakası kadar yakın olduğu gerçeğinin şuuru içinde DUA'mı ederim.
Biliyorum ve eminim karar mercii kararını yarına bırakabilir ama yanına bırakmaz. Benim isteğimi değil ADALET'inin gereğini yapar.
"Ya Rabbel Alemin kalbimizden geçeni bilensin bizleri niyetlerimiz doğrultusunda ADALET'inle haşr eyle" der, DUA mı eder, teslimiyetimi gösteririm.