info @ istanbulungazetesi.com

ER MEYDANI...

Bazı toplumlar yaşam içinde geçmişten gelen yerleşik kültürlerini gizli duygular içinde saklarlar. Hayata bakış acılarını belli fırsatlar ve imkanlar ellerine geçtiklerinde deşifre ederler.

Bazıları gördükleri iyilikleri ifade etmeyi erdemlilik sayar, bazıları ise yapılan iyilikleri yok hükmünde sayarlar.

Siyonistler bu toplulukların en belirgin olanıdır. Normal koşullarda centilmen mülayim görünürler. "Olur be kuzum, tamam be kuzum." sözleri ile tilki olduklarını, karşısındakileri kuzu gördüklerini ikrar ederler.

Aralarında uzun bir süre geçirdiğim Roman kardeşlerimizin arasında bireysel anlamda agresiflikler yapanı görebiliriz, kavgalarını duyabiliriz. Lakin toplumsal amaçlı acımasızlık, canilik, içten içe hainlik göremezsiniz. Çünkü onların toplumsal değerleri; Elindekinle yetinmek, şükür, sevgi, sadakat, ahde vefa göstermek, paylaşmayı bilmek ve merhametli olmaktır.

İçimizdeki hain Fetö hareketinin oluşum sürecine baktığımızda, başlarının, üst kadrolarının gözle görülen hallerinde Kuran ışığında, Hadisler bağlamında söylemlerde bulunmak olmuştur.

"İnanç özgürlüğü, toplumsal barış öncülüğünü savunarak sevmeli ve sevdirmeliyiz." ifadelerini kullanarak taban oluşturma gayretlerini ön planda tuttuklarını duymuşuzdur. Aynı yapı 15 Temmuzda planlarının istedikleri gibi yürümediğini anladığında, hedef gözeterek manen kutsal saydığımız mekanlarımıza saldırmakla yetinmediklerine, ellerinde Ay Yıldızlı Bayrak, Dillerinde "Ya Allah Bismillah, Allahu Ekber." diyerek sokaklara dökülen halkımıza çoluk çocuk demeden top, tüfek, tank, uçakla bombalar ve kurşunlar yağdırdıklarına masum insanlarımızı Gazi ve Şehit ettiklerine şahit olmuşuzdur.

Bu zihniyetin Siyonizm Doktrinine sahip insanlardan farklı olduğunu düşünmek için kör, sağır kalmak ya da hain olmak gerekir.

Hepimiz biliyoruzki içimizi en çok yakan bu acımasızlığı yapanların Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlığına sahip, bayraksız , vatansız, ruhsuz omurgasızlarla kendi istikballeri için her türlü onursuzluğu yapacak işbirlikçilerinin olmasıdır.

Bir asır öncesine kadar Bizanslılar, Romalılar dönemini incelediğimizde Avrupalı çoğu siyasilerin günümüzde Filistindeki zulme neden sessiz kaldıklarını Siyonist yapıya neden destek verdiklerini anlarız.

Bir asır öncesi ve bazı ülkelerde şimdiki zamanda, Avrupada arenalarda yapılan düellolara baktığımızda elindeki kalkanla silahla kavga etmeyi beceren rakibini etkisiz hale getirdikten sonra yüzünü seyircilere ve Krala dönüp "ÖLDÜR!" komutunu bekleyen kişiler güçlü sayılırdı. "Öldür, öldür, öldür!" feryatları ile gözleri kıvılcım gibi olanlar, ağızlarından adeta salyalar akan arenayı inletenler olurdu. Kral ise baş parmağını yere çevirip, seyircilerin isteğini onaylıyorum der katlin gerçekleşmesini sağlardı. Galip, onlar için ancak cani ruhlu olursa makbuldü. Hatta merhamete gelip rakibini öldürmek istemeyen canından olurdu.

İspanyada boğaların öldürülmesi aynı ruh halinin tezahürüdür.

Türklerde geçmişten bu güne bu şekilde düello yapıldığı görülmemiştir.

Türklerin en güçlüsü; zeki çevik ve ahlaklı olanıdır.

Eşit şartlarda rakibini tuş edendir.

Kispetler giyilir, yağlar sürülür yarı soyunmuş halde aslan parçaları Er meydanına çıkarılır. Sırtı yere gelene tuş oldu denilir ve tuş yapanın eli havaya kalkar galip ilan edilir. Güreş biter fakat güreşçilerin sorumlulukları bitmez. Onlar için güreşçi olmak EDEP, ADAP, USUL bilmektir. Bu kurala aykırı olanlar bir daha Er meydanına çıkamazlar. Er Meydanındaki Pehlivanlar yakın yaşta iseler birbirlerine sarılırlar, güreş sırasında centilmenlik sınırlarını aşan bir hal olmuşsa birbirlerinden helallik alır helallik verirler. Eğer galip gelen bir önceki dönemlerin Baş Pehlivanını yenmişse, yaşına bakmaz ve galip gelmesine rağmen rakibinin elini öper.

Siyonistlerle aramızdaki başka bir fark, MERTLİK ile NAMERTLİK arasındaki fark gibidir.

Ey İsraildeki siyonist kafalı olanlar; madem savaş var diyorsunuz, bu durumda savaşın muhataplarına yönelseydiniz, silahsız masum halka çoluğa çocuğa değil. Türkiye Cumhuriyeti Devleti 50 yıla yaklaştı DEAŞ ASALA, PKK, FETÖ gibi terör örgütleriyle mücadele ediyor.

Belki çok zaman harcanıyor, ince elenip sık dokunuluyor, ortada görünen bir gerçek var. Kahraman milletimizin yiğit aslan parçaları Ceddine ve İmanına yakışan vuruş ile düşmanını etkisiz hale getiriyor.


"Teröristler halkın arasına sızdı." feveranıyla sınır ötesine geçip masum insanları katletmiyor. Nokta atışı yapıp hedefi imha ediyor.

Gazze'de her türlü zulmü kılıflandırıp teröristler halkın arasında safsatası ile katliamlar yapanlar, Batı Şeriada çoluk çocuk demeden caniliklerini tüm dünyanın gözü önünde gerçekleştirmekteler.

Bir gerçek varki: Doktrinleri Bizansın arena kültürü olanlar, er geç ER MEYDANI kültürünü benimsemiş olanlar karşısında mağlup olacaktır.

Biliyoruzki Allah zulme meyil edenleri de, zulmedenleri de sevmez...