turancevik @ gmail.com

Gözlerim daldı misafir gelecek

 

Bizi biz yapan değerlerimiz, elimizden kaçıp giden dünyada çok hızlı değişiyor. Küreselleşme ve vahşi kapitalizmin bize dayattığı kültürel yozlaşma bize ait olan birçok değerimizi de yok ediyor.

Küçücük evlerini kocaman yürekleriyle büyüten insanlarımızın yerini, kocaman evlerini yalnız yaşayacağı küçücük sığınaklara ayırmış bireyci insanlarımız almış.

Biz küçükken büyüklerimiz, eli öpülesi ninelerimiz, analarımız “gözlerim daldı misafir gelecek “ çabuk bir kalkın, hazırlık yapın derlerdi. “Tekneden hamur sıçrıyor “ sözü yine benzer şekilde aynı anlamda kullanılırdı. Misafir çok önemliydi çünkü. Misafir geldiğinde ev ter temiz olmalı, yemeği hazır olmalıydı.

Misafir evin bereketiydi. . Çünkü “40 gün misafir gelmeyen evin bereketi kaçardı.

Evlerimiz bir veya iki odalıydı ama odanın biri mutlaka misafir odasıydı. Şimdi evlerimiz çok genişledi. Evlerde oda sayıları arttı, 3+1,4+1 oldu. Evde, kundakta ki çocuğun bile bir odası oldu ama bir oda eksildi misafir odası.

Eksilen sadece misafir odası olmadı. Evde misafirle beraber, sevgi, muhabbet, evin bin bereketi de kayboldu.

Bugün artık birbirimizden, toplumdan kaçmak için bölmeli birer sığınaklara dönüştürdüğümüz modern ev, evdeki bireylerin ihtiyaçlarını karşılayacağı birer otel odalarına benziyor.

Toplumdan kendini soyutlayan birey, evdeki diğer yaşayanlardan da kendini soyutluyor. Herkes kendi odasına çekiliyor evin diğer bireylerini misafir olarak bile kabul etmemeye başlıyor.

Her oda ayrı bir yaşam alanı, ayrı bir eğlence merkezi gibi dizayn ediliyor.

Toplumdan kaçan, aileden de, aile bireylerinden de kaçıyor. Bir zaman sonra kaçacak kimse bulamadığında insan kendiyle kavgası başlıyor. Kendinden kaçabileceği bir sığınak arama arayışının sonucunda bunalıma giriyor.

Evine misafir kabul etmeyen birey kendini, yalnızlığını misafir olarak kabul edecek, onu ağırlayacak, onu dinleyecek bir ev sahibi arayışına mutlaka bir gün girecek hiç şüpheniz olmasın.

İnsan yaşadığı sürece misafir olacağı bir yuva, bir gönül bir sohbet arar. İnsanoğlunun yaratılışında misafirlik vardır. Tıpkı bu dünyada misafir olduğumuz gibi.

Sizi bilmem ama ben özledim. Menfaatsiz, teklifsiz, hesapsız, maskesiz bir gönüle, bir eve misafir olmayı özledik. Kalplerin muhabbetle birbirine ısındığı misafirlikleri özledik. Habersiz, çat kapı misafirlikleri ,”önce ben gördüm bizim misafirim olacak” diye yarışan yüce gönüllüleri özledik. Duyguların paylaşıldığı, birbirinin derdine derman olunduğu, sorunlara beraberce çare bulunduğu, birlikte ağlanılıp, birlikte gülündüğü misafirlikleri özledik. Yediden yetmişe büyüklerle küçüklerin kaynaştığı, nice güzelliklerin, âdâbın, edebin nesilden nesile aktarılma vesilesi olan misafirlikleri özledik.

Bir hayatı hayat yapan, bir evi yuvan yapan sevgidir, muhabbettir, paylaşmaktır.

Demem o ki tekrar göz ve kalplerimiz bir birine baksın. Sonra ellerimiz tekrar birbirine kenetlensin. Gözümüzü de, kalbimizde, evimizi de açalım. Kadim kültürümüzün şifalı ışığı bütün benliğimize yeniden sirayet etsin. Sofranız geniş misafiriniz bol olsun.