Dün değişti bugün oldu, bugün yarına gebe. Dünya döner, yıllar değişir, zaman başkalaşır. Hiç bir şey kendini tekrar etmez. Güneş her gün yenidir. Her gün yeni bir gün doğar. Her yeni doğan gün, yeni bir uyanış, yeni bir başlangıç, yeni bir umuttur. Bugün, dünün tekrarı değildir.
Yer değişir, yön değişir, çevre değişir, mekân değişir, ev değişir hâsılı kelam yaratılan her şey bir değişim ve dönüşüm içerisindedir.
İnsanlarda değişir, toplumlarda değişir. Ben hiç değişmedim diyen birini gördüğüm zaman gülüp geçiyorum. Değişim sanki kötü bir şeymiş gibi savunma refleksine geçilmesini anlamıyorum.
Durağan olan kir tutar, akarsu kir tutmaz derler. Nedeni akarsu, devamlı kendi kendini yeniler, temizler ve arıtır.
En basitinden on yıl önce çekilmiş bir fotoğraf ile bugün çekilmiş bir fotoğrafı yan yana koyulduğunda değişimin farkına varılacaktır. Dün yemem dediğini bugün seve seve yersin, dün giymem dediğini bugün moda diye sırtına geçirirsin. Bunlar sendeki cismi değişimin yanında aynı zamanda sendeki fikri değişimdir.
Değişime direnmek nafile. Ya değişimi kendin yönetirsin, iyiye doğru, güzele doğru yelken açar selamete erersin. Ya değişim seni sürükler boğulursun veya nasibine ne çıkarsa ona razı olursun.
Değişime direnenler, bakıp ama göremeyenlerdir. Önyargılarını çerçeveletip gözlük olarak takanların gördükleri, içinde biriktirdiği durağanlaşmış düşüncelerinden başka bir şey değildir. Anlaşılması en zor insanlar, ben hiç değişmedim diyen önyargılarının esiri olmuş bana göre durağan insanlardır. Bir yolunu bulup, bir kanal açıp, akarsu ile devridaim yapıp kendisini yenilemesine yardımcı olmak zor ve zaman ister.
Geçmişe takılıp kalanların üzerine her gün yeniden doğmaz. Gönlünü mühürlemiş kişilerle gönülden gönüle yol vurmak meşakkatlidir, sabır ister.
Albert Einstein ”Önyargıları yok etmek, atom çekirdeğini parçalamaktan daha zordur ” demiş.
Her şeyin değiştiği, yenilendiği bir âlemde, önyargılarımızla direnmek pek münasip durmuyor. Önyargılar, önyargıları besler.
Bir bilgeye sormuşlar:
“Efendim, dünyada en çok kimi seversiniz?
“Terzimi severim” diye cevap vermiş.
Soruyu soranlar şaşırmışlar:
“Aman üstad, dünyada sevecek o kadar çok kimse varken terzi de kim oluyor? O da nereden çıktı?”
Bilge, bu soruya da şöyle cevap vermiş:
“Dostlarım, evet ben terzimi severim. Çünkü ona her gittiğimde, benim ölçümü yeniden alır. Ama ötekiler öyle değildir. Bir kez benim hakkımda karar verirler, ölünceye kadar da, beni hep aynı gözle görürler.”
Bizleri yaratan Allah, yanlış yapan, günah işleyenler için tövbe kapısını da ardına kadar açık bırakmış. Bir insan hakkındaki düşüncelerimizi, hissiyatımızı körü körüne sabitlemek hem kendimize, hem o insana hem de tövbe kapısını ardına kadar açık bırakan HAKKA karşı haksızlık olacaktır.
Her işimize, her niyetimize, Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla başlarız. Allah’ın sınırsız rahmetine, merhametine sığınırız. Her” besmele” yeni bir başlangıçtır, yeniden doğuştur, yeni bir ilticadır.
Madem her besmele yeni bir başlangıçtır. Önyargılarınızın esiri olmayın, kendinizi yenileyin.
Güneş her gün yenidir.