Hep bir gölge aramak, hep gölgede kalmak.
Hep bir gölge aramak, hep bir gölgeye sığınmak, ışıktan korkup gölgede saklanmak, bir kimlik ve kişilik sorunu olarak karşımıza çıkıyor. Gölgeler, ışığın engellenmesiyle oluşur. İnsan ışığının engellenmesine gönüllü razı olabilir mi?
Gölgeler bazen serinletir ama çoğu zamanda üşütür, dondurur. Gün döner ışığın yönü değişir, gölgenin de yönü değişir ve gölgesinde başkaları serinler. Öyle ortada kala kalırsın. Işığa alışmayan gözlerin kamaşır, elin ayağın birbirine dolaşır.
Hayatın birçok alanında sıkça karşılaştığımız bir durumdur, başkalarının gölgesinde hayatını idame ettirmeye çalışmak. Kendine ait bir kimlik oluşturmak, bir duruş ortaya koymak, kişi olduğunun idrakine varmak zor gelir insana.
Bir gruba, bir kişiye ait olmak onunla kendini özdeşleştirmek, kendi kimliğiyle ilgili belirsizlikleri azaltır, kendini özdeşleştirdiği kişinin özelliklerini sahiplenir ve oradan beslenir. Bazen daha ileri gider kendini onun yerine koyar.
Bunlar için yoğun trafikte ambülansın arkasına takılmak gibidir hayat. Birileri yolunu açar o yürür. Sonunda ambulans, taşıdığı hastayla beraber onu da hastaneye götürür farkına varmaz. Kendi de bilmez hastalığını, teşhisi koyulmamış, tedavisi olmayan bir hastalıktır bu.
Çünkü güç sarhoşudur. Onlar içer keyfine, bu içmeden sarhoş olur. Uyandırmak ne mümkün. Uyanırsa oyun bozulur çünkü.
Kendini güçsüz hissetmek, gücünü başkasının gücünden devşirmek insanı bozar. Güçlüye benzemeye çalıştıkça, hazmedilmemiş güç onu zehirler.
Bir kez güçlü gördüğü kişilerin, grupların arkasına takıldı mı, onlar yürü dese bu koşar. Onlar vur derse bu öldürür.Onlar bağırır, bu söver, döver. Onlar gülerse, bu kahkayı basar. Onlar hüzünlenirse, bu ağıtlar yakar dizini döver.
Bazen vekâleten sosyal medya da, bazen sahada cansiperane savunmada görürsün, bazen de ot biçer gibi tırpan elinde kişilik doğrarken şahit olursun.
Bu kişiler, kullanmasını bilen, güçlü kişiliklerin baştan çıkarıcı cazibesine ram olarak, birey olma vasıflarını kaybediyorlar. Bir bakıyorsunuz kendi halinde halim selim biri olarak söylenen biri ya bir terör örgütü elinde canlı bomba, ya aklını fikrini kiraya vermiş bir şaklaban olarak karşımıza çıkıyor.
Böylelerini gördükçe Hz Mevlana’nın dilinden anlayanlar için;
“Her ne olursan ol, ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol” .
Ya da ünlü sanatçı Tarkan’ın;
“Başkası olma, kendin ol,
Böyle çok daha güzelsin” şarkısını yeniden hatırlatmak gerekir.
Yani her ne olursan ol önce insan ol. Bu kadar insanlıktan çıkmaya, bu kadar kendimizi kaybetmeye gerek yok. Herkesi akl-ı selime, kalb-i selime davet ediyorum.