HER ŞEYİMİ KAYBETTİM
Her şeyim olmalı kavramında HER ŞEY materyalist düşünceye teslim oldu. Paha biçilmez şeylerimizi unutur hale geldik. Mana ölçeğinde var olan en kıymetli, en gerekli değerlerimizi görmezden geldik.
Hatta manayı dilinden düşürmeyip, maddenin cazibesi karşısında ideallerini rafa kaldıranları bilmenin üzüntüsü içindeyiz.
Suriye, Irak, Rusya' Ukrayna' Filistin'de yaşananlar, ülkemizin üzerinde oynanan oyunlar , başımıza örülmeye çalışılan çoraplar açık ve belirgin iken acilen sirkelenip kendimize gelmeliyiz.
Nefsimizin öncelikleri değil ülkemiz ve milletimizin güçlü birlikteliği için her şeyimizin ne olduğunu tekrar gözden geçirip her şeyimizi kaybetmenin pişmanlığını yaşamadan özümüze dönmemiz gerekir.
Belediye Başkan Yardımcısı olduğum zamanda bir Bey yanıma gelmişti, yardımcı olmam gereken durumu sorduğumda;
Tekel büfesi açmak istediğini, ilgili diğer kurumlardan gerekli izinleri aldığını, belediyenin ruhsat vermediğini, bu zamanda gerici ve yobaz olmamak gerektiği mealinde konuşma ile isteğinin ruhsat almak olduğunu söylemişti.
"Gericilik ve yobazlık konusunu ele alalım. Sen haklı çıkarsan ruhsatını alman için gerekeni yapıcam. Ben haklı çıkarsam sen bu sevdadan vazgeç." demiştim.
Önce tedirgin oldu. Birkaç saniye düşündü, tamam dedi.
"Gericilik ve yobazlık; Akıl, ruh ve beden güzelliğine zararlı işler yapma halidir. İlericilik ve çağdaşlık ise; Akla, ruha, bedene faydalı işler yapmaktır." demiştim.
*Bir kaç saniye sustu tekrar sordum "Haksız mıyım?" Cevap geldi "Haklısınız fakat ben HER ŞEYİMİ KAYBETTİM. Eve gideceğim, silahımı alacağım, Belediyenin çatısına çıkacağım, kafama sıkacağım." demişti*
"Bunu her şeyini kaybettiğin için mi yapacaksın?" dediğimde "Evet tek umudum büfe ydi. Her şeyimi ona yatırmıştım onuda kaybettim dedi..."
"Bi zahmet Ayağa kalkar mısın?" şaşkın bir şekilde kalktı "Gözlerini kapatır mısın?" tedirgin olarak yüzüme bakıyordu. "Huzursuz olma, sadece dediğimi yapmanı rica ediyorum" dedim.
Gözlerini sıkıca kapattı, yaklaşık bir dakika öyle bekledi çok huzursuz olmuştu.
-"Ne görüyorsun?" dedim.
+"Hiçbir şey...!"
-"Kendini nasıl hissediyorsun?"
+"Çok kötü."
-"Gözlerini açabilirsin, ne görüyorsun?"
+"HER ŞEYİ" dedi...
Çok şaşkındı sonucun nereye gideceğini hisseder gibi huzursuz olmuştu.
-"Bir ricam daha var elindeki bardakla çayı içiyorsun. Rabbimin sana verdiği damarlardan birinin tıkandığını düşün ve elin çok hızlı bir şekilde titriyor. Çayını içmeyi dener misin?"
Çattık der bir halde. "Nasıl deneyeyim. İçemem ki dişimde kırılır, üstüme dökülür..."
-"HER ŞEYİNİ KAYBETTİN Mİ?"
Cevap gecikmeden geldi, *Başkanım izin verin kuruyemişçi dükkanı yapayım*
Günümüzün eksiklerinden biride, herkesin HER ŞEYİNİN ne olduğunu ivedilikle gözden geçirme iradesini göstermemesi, özüyle nefsi arasındaki gerçeklerle yüzleşmemesidir.
META MI?
VEYA..!
*Bedendeki uzuvlar, alemlerin sahibinin sunduğu nimetler*
*Varlığından huzur bulduğumuz uğrunda şehadeti göze aldığımız. MİLLET, DEVLET, BAYRAK, VATAN aşkımız mı?*
HER ŞEYİMİZ..!