info @ istanbulungazetesi.com

KİBRİTİN ATEŞİ !

Yazıma yıllar önce gerçekleşmiş ama günümüz dünyasındaki gelişmelere de ışık tutan bir anımla başlamak istiyorum .

Abim ve iki dostumla Adapazarı’na gittiğim sırada telefonum çaldı, Alo der demez, ‘ Bahaddin ben Tayyip’ dedi. O günlerde Rizeli olan Tayyip isminde Maltepe’de esnaflık yapan dostumla yoğun görüşüyordum. Bir an o sandım ‘ ne haber Tayyip nasılsın? işler nasıl gidiyor?’ dediğim an ‘Bahaddin ben Tayyip Erdoğan’ demez mi? , o anda nasıl toparlandığımın taklidini Talat abim hala yapar ve aynı heyecan ile güleriz.

Tayyip Bey’in Çin ziyareti programını öğrenmiştim, Büyükşehir Belediye Başkanı olarak birlikte gideceği Meclis üyeleri arasında ben de vardım. O günün Mülki Amiri izin vermemiş, gidişimiz gerçekleşmemişti. Kısaca ifade etmek gerekirse AVRASYA tünelinin yapımıyla ilgili yürütülecek ön çalışma engellenmiş ve o yıllarda bitecek tünel 20 yıl geciktirilmişti.

Tayyip Bey’in makamını aramıştım, o gün makama gelmeden Çin’e yola çıkmıştı , aradığım notunu görünce dönüş yapmıştı ‘Bahaddin notunu gördüm aramışsın’ dedi. ‘Başkanım yarım kalan hakkımı kullanıp , Çin’e sizinle geliyim demek için aramıştım’ dedim. ‘Bahaddin notunu dönüşte gördüm tabiki gelmeni bende isterdim’ dedi. ‘Başkanım uçağınız arıza yapmış çok korktuk’ dediğimde ise aldığım cevap ile bundan sonraki süreçlerde kendi ülkümü belirlemiştim.

"Bahaddinim biz bu yola kefenimizi giyerek çıktık, kaderimizde ne varsa onu göreceğiz, ölsek de HAK yolda öleceğiz" demişti.

Bugün bu yazıyı kalben inanarak yazmışsam geçmişten bugüne kamuoyuna yansımayan, şahsımın bizzat şahit olduğu onlarca yaşanmışlığın gönlümde oluşturduğu şehadettendir.

Bu sebepledir ki başımıza gelen müsibetlere, nefsimize ağır gelen hadiselere ‘niyet hayır akibet hayır’ der geçeriz.

Lakin şu ölümlü dünyada ; Bayrak, Devlet, Millet, Vatan, Kurân ÜLKÜ müzden ölürüz de vazgeçmeyiz.

Etrafımızın ateş çemberinde olduğu zahmetli dönemleri yaşamaktayız.

Kutsal kitapların tamamında
ALLAH'ın BİR olduğu,
Cennet, Cehennem , Peygamberlerin varlığı insanlığa belirtilmiştir. Peygamberler tüm dinlerde Allah’ın emirlerinin tebliğcileri olarak kabul edilir.

Dünya’da yaşanan savaşların, yapılan katliamların, işlenen cinayetlerin, sebep sonuç ilişkilerine baktığımızda tamamında kutsal değerlerden uzaklaşma hallerinin var olduğunu görmekteyiz.

Bunun en belirgin halini GAZZE’de Yahudiyiz diyen Siyonistlerde , Suriye'de Müslüman kılığındaki müşriklerde ,Karabağ’da Hristiyan olduklarını iddia eden Ermenilerde gördük.

Tarihimiz ve imanımızın bizlere yüklediği sorumluluklar doğrultusunda
manevi değerlerine amasız, fakatsız bağlı kalan Cumhurbaşkanımızın, kadim milletimizin, güçlü devletimizin mazlumlara nasıl sahip çıktığını HAMDOLSUN dünya alemin şahit olması ile gördük.

Zalimlerin yaptıkları zulümlerin dünya milletlerinin gözünün önünde işlenmesi içimizi yaktı.

Belli ki cennet ve cehennem kavramları onlar için yok hükmündedir.
Onlar şeytanın kayığına binmiş zalimlerin insan sıfatına bürünmüş temsilcileridir.

Cumhurbaşkanımız ile zalimlik yapanlar arasındaki kalın çizgi çok açık ve net olarak bellidir.

O çizgi ,
Alemlerin sahibinin davetine her gün kesintisiz icabet etme gayretini terketmemesi ve her canlı ölümü tadacaktır gerçeğinden uzaklaşmamasıdır .

Maddeye misafir bakması, manaya esir yaşamasıdır.

‘İnsanların en hayırlısı insanlığa faydalı olandır’ hadisinin özünü iliklerine kadar hissetmesidir .

Kibrit’in ateşine dayanamayacağını bildiği bedenine, cehennem ateşini layık görmeyecek kadar İMAN sahibi olmasıdır.