MESAJI KİM ALDI?!
Tarihe mal olmuş kişiler, var oldukları sürece gelecek nesillerce yad edilecekleri izler bırakmak isterler.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kahraman Milleti tarafından sürekli yad edilmek istediği önemli günlerden biriyle ilgili önemli bir mesaj verdiği, adeta bu mesajın geleceğin Türkiye’sini inşa edeceklere yönelik olduğu apaçık ortada.
Osmanlı tedrisatıyla yetişmiş 600 yıllık hükümdarlığın onuru ve gururunu üzerinde yaşamış, Dolmabahçe Sarayında küçücük bir odada yatmayı, Ecdadının odalarına girmemeyi, onları muhafaza etmeyi saygı telaki eden Atatürk; İhanet ve gaflette olanlar yüzünden hükümdarlığın yıkılışını bir türlü içine sindiremeyen ahvali ile Bağımsızlık, Özgürlük, Adaletin icra edildiği geçmişine prangalar vurulmasını kabullenememişti.
Milli Mücadele meşalesini yakarak uyanışa sebep olmaya karar vererek Anadolu insanıyla ayağa kalkışı başlatmıştı. 23 Nisan 1920’de ULUSAL EGEMENLİK Bayramını 23 Nisan 1927’de çocuklara hitaben Çocuk Bayramı olarak da kutlanmasını istemiş, 1981’de Anayasal düzenleme ile Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı olarak Milli Bayram ilan edilmişti. Ulusal Egemenlik söylemini çocukça şenlik olarak algılayanlar bu günü çocukları eğlence yerlerine götürme, lolipop, pamuk şekerler alıp onları mutlu etme günü olarak yaşatıp ATATÜRK’ün verdiği mesajları dejenere etmek istemişlerdir. Halbuki Bağımsızlık ve Egemenlik topyekün olmalı, Milletçe ayakta kalınmalıdır verilen mesaj bu şekilde algılanmalıdır. Değişim, gelişim ivmesi yakalayan Türkiye’mizde mesajı anlayanların bulunduğu dönemi yaşamanın huzuru içindeyiz.
ATATÜRK’ün “Ben size Bağımsızlığın yolunu açtım. Tam bağımsız Türkiye’nin yolunda, gelecek nesiller üzerinden gerçekleştirmek görevi sizlere düşüyor” mesajı verdiği apaçık ortadayken; Sözüm ona biz ATATÜRKçüyüz, askerleriyiz diyenler o günlerden bu günlere kadar sadece kişisel egoları ve mutluluklarını tatmin etme noktasında geleceğe baktılar. Bağımsızlık ve özgürlük kavramlarını özel yaşamlarında, maddede, parada, bulundukları ortamda özgürlük olarak algıladılar. 19 MAYIS’ın Ruhsal derinliğini şekilsel, görsel defermasyona uğrattılar. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını şekerleme yapıp, müziksel şenliklerin içinde sulandırdılar.
29 Ekim Cumhuriyet Bayramını Atatürk’ün ceddine, Osmanlı nesline hakaret eder şekle sokup, geçmişini yok sayan imajı vermek istediler ruhunu inciltiler. 2002 yılında Kahraman Millet, “Gücümü HAK’tan, Desteğimi HALKtan alırım” diyene Milletinin temsilcisi olma yetkisini verdi. Milletine egemenliği emanet eden Gazi Mustafa Kemal’in emanetini Milletinden alan mert adam, emanete olan sadakatini Milletine icraatlarıyla gösterdi. Sosyal Devlet, Sağlık, Ulaşım, Eğitim, Tarım, Bilişim, İletişim, Savunma, ARGE dahil her alanda başarılı icraatlarıyla insanlığa gösterdi. Gazi Mustafa Kemal’in Ankara Hacı Bektaşı Veli camide Cuma namazı kıldıktan sonrası dualarla açtığı MECLİSte vermek istediği toplumsal mesajlarla, kişisel yaşantısı arasındaki farkı iyi okudu ve anladı.
Ben bir bireyim, insan olarak şahsi duygularım ve davranışlarımı toplumsal kifayete dönüştürmeyin. Esas olan benim Devlet adamlığım sürecinde verdiğim mesajlar, gösterdiğim hedefleri hayata geçirmenizdir.” mesajını iyi anladı. Milletimiz ATAlarının mesajlarını evrensel Dünya görüşüne olan inancıyla anlayan, Karadenizin sertliğini bilen, Kasımpaşanın mertliği ile yetişen yağız delikanlıya yetki vererek Demokrasinin, Cumhuriyetin değerlerine sahip çıkıldığını gördü. Gazi Mustafa Kemal’in, Şehitlerimizin emaneti olan Cumhuriyet ve Demokrasiye ihanet ederek darbelerden medet umanlara, 2002’den bugüne kırmızı kart gösterdi. Bayramları BAYRAM yapanlarla, bayramları SEYRAN yaşayanları ayırt etti.
Her türlü oyunlara, türlü türlü tuzaklara, binbir çeşit fırıldaklıklara rağmen planlarını bozdu, tuzaklarını başlarına geçirdi..
Rabbim değerlerimize sözde değil özde sahip çıkanların muvaffakiyetlerini daim eylesin.
Ulusal Bağımsızlık, Ulusal Egemenlik uğruna şehadete eren Kahramanlarımızın ruhlarını cennet mekanında şad etsin.
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımız kutlu olsun..
