*NEFİS İMTİHANI. DEVLET TERBIYESİ*
*Meyve veren ağaç taşlanır* bu sözü ilk duyduğumda Maltepede oturuyorduk. O dönemlerde hemen hemen her evin bahçesinde şeftali, armut, erik gibi meyveler olurdu. Bizde bu lafı duyduğumuz için kendimizce nişan alır meyveleri taşlardık. Birinci taş vururdu düşmezdi, ikinci taş veya üçüncü taşla düşürurdük fakat düşen meyveyi yiyemezdik çünkü meyve parçalanmış vıcık vıcık olurdu yemek istemezdik. Bir gün komşumuz rahmetli Hüseyin amca beni ağaç taşlarken gördü. Yanıma geldi “Ne yapıyorsun Bahaddin?” dedi. “Meyve düşürmek istiyorum.” dedim. “Bak oğlum çoğuna zarar veriyorsun, neden taşlıyorsun?” dedi. Ağacın dallarını salladı ve ağaçta elli meyve varsa üç tanesi düştü. “Bu düşenler varya işte, yenilecek kıvama gelmiş meyvelerdir. Eğer taşı atmayıp meyvenin yenileceği anı beklersen ağacı sallarsın, olmuş meyveyi yersin ama böyle gereksiz taş atarsan hak ettiğini de kaybedersin.” demişti.
Sanıyorum 9 yaşındaydım, çok büyük bir ders almıştım. Bir daha canım meyve istediği zaman abimlere ağaç sallatıp düşen olgun meyveleri yiyordum.
Bugünlerde görüyoruz, okuyoruz, duyuyoruz. Canı acıyan, kişisel haksızlığa uğradığını düşünen , haklı olduğuna inanan bazı insanlar, eline aldığı taşı destursuzca fırlatıyor. Lakin hedefi tutarsa bile o taşı art niyetli kişilerin alıp nerelerde kullanacağını düşünmek bile istemiyor. HER ŞEY VATAN İÇİN diyor. Bilmiyor ki nefsine ağır muameleleri yapan kişi veya kişileri yönlendiren otoriteye cevapla uğraşırken, azapta bekleyen şeytan ve işbirlikçileri sahip çıktığı VATAN 'ı kökünden yok etmek için ortalıkta yaygara yapıyorlar. “Bak! Gördünüz bu sistem çürümüş birbirlerine düştüler.” diyip temeli kökünden yok edip kalkınan gelişen büyüyen TAM BAĞIMSIZ TÜRKIYE ülkusunde ilerleyen gidisata engel olacak fırsatı yakaladık keyfini yaşıyorlar.
30 yıla yakın süredir, Rahmetli Erbakan hocamdan başlayan, Recep Tayyip Erdoğan USTA' mın ülkusünde devam eden Milletime, Vatanıma hizmet etme yolunda gorevlendirildiğim çalışmalarımda Devletimin bekaasi için çalışan, Bakanlarımız, Milletvekillerimiz, Devletimizin üst düzeyde bulunan yetki ve etki sahibi şahsiyetleri, Belediye Başkanlarımız, Rektör Hocalarımız, Akademisyenlerimiz, Doktorlarımız, STK Temsilcilerimiz, Siyasetin duayenleri, Milletimizin saygıdeğer şahsiyetleri ve gönül dostlarımın her birinin muhakkak taşlandığı haller ve zamanları konularıda gördüm. Onlar, şahsi ihtirasları veya uğradıkları gerçek haksızlıklar yüzünden kimseyi taşlamazlar. Onlar korkak değillerdir. Aksine mesele evrensel değerlere saldırı düzeyinde olsa, toplumsal hassasiyetlere zarar verici olsa, Devletin Bekasına saldırı ekseninde olsa herkes kadar cesurdurlar. Amasız, fakatsız, hele bir bakalımsız gereğini yaparlar çünkü bilirler nefis imtihanindalar. Ruhunu, nefsini, onurunu huzura erdirmek isteyenler, verdikleri zararın toplumsal, ulusal, manevi, sosyal boyutlarını hesap etmemekteler. Söyledim, rahatladım, en azından korkak değilim esasına bürünmezler. Hele ki Devlet terbiyesi ile temsil hakkını elde etmiş şahsiyetler, yaptıkları hatalar dahi varsa doğruların arkasına saklanıp hatalarını kapatmak için masumhane gösterilerle hatalarını örtmeye çalışmazlar. Doğru sözün sahibi kendisince yanlışta olsa doğrularını inkar etmeye kalkmazlar. Aldıkları terbiye ile daha da beyhude çırpınışlara girmezler çünkü bilirler kuluz, beşeriz şaşarız lakin mesele Devletin İstikbali, Milletin itidali ve güveni ise gereğini yapar, devlete bağlılıklarını, millete sadakatlerini, milletin başına saygılarını gösterirler. Geçmişte ve bugünlerde en yüksek makamlardan istifa etmiş hatta sadece dedikoduya, fitneye sebebiyet vermemek için haklı olan onlarca feraset sahibi DEVLET büyüklerini bu güzel vatanın insanları görmüştür. Çogunun aklının ucundan kendilerine sempati duyan kitleleri arkama alıp çığırtkanlık yapıyım duygusu geçmemiş, Milletinin ölümüne yolunda gittiği liderine karşı strateji gelistirmemistir. Bunu deniyenlerin kamuoyundaki oy oranları bellidir. Buna rağmen Liderine , Davasına sadakatle bağlı olanlar istişareler neticesinde görevden feragatlerini sessizce erdemlice istemiştir.
Bunlar içinde Rahmete erenlerin tabutlarını Milletin başı taşımış, Cenazesine Milletin bizzat kendi katılmış, katılamayanlar, Dualarını semada buluşturmuşlardır.
Gün gelmiş, o günlerin koşullarında gerekeni yapanlar, sabır ve metanetle nefsine esir olmayanların gönüllerdeki yeri bellidir. Milletimiz, ölenlere rahmet, kalanlara sadakat göstermiştir.
Bugün affınıza ve sabrınıza sığınarak üzerine basa basa bir gerçeği ifade etmek istiyorum. Atacağınız taş ile çıkardığınız ses, nefsinize ve şahsınıza fayda sağlayıp sotada bekleyen şeytanın havuzuna su tasiyacaksa, sabır ve met anet içinde saygı duyduğunuz BÂSKAN ın insityatifini beklemenin çok daha faydalı olacağına inanmaktayım;
Biliyoruzki *insanları hırsları zirveye, kinleri hataya, nefisleri şeytana götürür* Kötülük yapanların, yapmaya gayret edenlerin yaptıkları yarına kalabilir lakin yanlarına kalmadığı er geç görünür. Gereken gün ve zaman geldiğinde
hakkedene hakkettiği taş gediğine konur.
*GÜN, BUGÜNDÜR!*
Sevdası Dünyaya barış tesis etmek, mazluma derman olmak, zalime ferman yazmak, Halkına Refah hazırlamak olan, gece gündüz demeden aşkla çalışan insanları meşgul etmemenin günüdür.. Bugünler baldıran zehrini içip, kol kırılır yen içinde kalır misali metanetle, sabırla, aşkla çalışıp yorulmayanları, zihnen, manen, ruhen yormama günüdür.
Bile bile yoranlar, gayretleri sekteye uğratanların vicdanlarının sesine kulak verip öze dönmelerinin gerektiği günlerin bu günler olduğunu bilmeleri gerekir.
19 Mayıs Gençlik ve Spor bayramımız kutlu olsun.
Sağlıkla kalalım huzurla yaşayalım inşallah.