info @ istanbulungazetesi.com

TABLOYU İYİ OKUMAK...!

Fatih Sultan Mehmet Han. Akılı öldürürsen ahlakta ölür, akıl ve ahlak öldüğünde millet bölünür. Kadıyı satın aldığında adalet ölür, adaleti öldürdüğün gün devlette ölür.

Fatih Sultan Mehmet Han. Tebamız altında yaşayan insanlara dinin ne, namazın var mı, oruç tutuyor musun gibi Allah’ın soracağı sorular sormayacaksınız. Aç mısın, neye ihtiyacın var, bir sorunun var mı gibi kulun kula soracağını soracaksınız.” -Fatih Sultan Mehmet Han. "Biz toprakları değil gönülleri fethetmeye gidiyoruz.

Fatih Sultan Mehmet Han. "Hakiki sanat muhteşem bir şehir vücuda getirmek ve halkının kalbini saadetle doldurmaktır." -Fatih Sultan Mehmet Han. "Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın diyerek yaşattığınız yılanların bir hedefi siz olursunuz.

Fatih Sultan Mehmet Han. Öğrenmeyi amaç edinmiş, iyi bir kişilik sahibi, iyi bir kumandan, güçlü devlet adamı, çok açık fikirli geniş kültürlü, Doğu ve Batı medeniyetinin kaynaşmasını sağlayan, Ortaçağdan yeniçağa geçişin mimarı olan Osmanlı Devleti’nin Dünya Devleti olması yolunda her fırsatı değerlendiren aslan parçasının adıdır

Fatih Sultan Mehmet Han. 19 yaşında tahta geçen, 21 yaşında şahin toplarını döktürüp İstanbulu Fetheden, mazlumların umudu, Müslümanların onuru, Osmanlı Türklerinin gururunun adıdır Fatih Sultan Mehmet Han. Bizans kralı Konstantin’in çocuğu yoktur, kardeşi Teodor’un 3 çocuğu vardır.

İstanbulun Fethinden sonra bu çocukları Topkapı Sarayı’na alıp, Sadrazam Has Murat Paşa, Sadrazam Mesih Paşa yapan, Müslüman olmayan Poliogolos’u inandığı değerlerde yaşaması serbestliği ile Saraya alarak özgürlükçü yaşamı savunan, İslamın evrensel değerlerinde yaşamayı icraatleriyle gösteren kişidir Fatih Sultan Mehmet Han. Zevk ve sefadan hoşlanmayan, idari ve askeri çalışmalara zamanının çoğunu harcayan, İlme büyük önem veren kişi olarakda tarihte iz bırakan kişiydi

Fatih Sultan Mehmet Han. 6 dili ana dili gibi konuşan. 2 dili de orta ölçekte konuştuğu bilinen şairler ve alimlerle sıkça bir araya gelen, okumayı çok seven, 183 şairin 30’unu maaşa bağlayan, Kanuni’den önce Kanunname Anayasa hazırlatan çağdaş tarih yazıcılığını başlatan, Saraya büyük bir kütüphane kurdurtan Evrensel Dünya görüşü doğrultusunda çağdaşlığı yaşayan ve yaşatan Dünya liderinin adıydı

Fatih Sultan Mehmet Han. Kırkbin esiri serbest bırakan, 900 bin km2 olan Osmanlı topraklarını zulum altında yaşayan insanları da zulum ile mutlu olarak yöneten idarecilerden kurtarmak için 2 Milyon 214 bin km2’ye çıkaran kahramanın adıdır

Fatih Sultan Mehmet Han.Bunların hepsinin geçmişine iz bırakan yaşanmışlıkları olduğunu düşündüğümüzde, Peygamber efendimizden bugüne gelene kadar zulmedenlerin acı anıları bize kadar intikal etmiştir. Uğradığımız zulumler karşısında mücadele eden Atalarımızın galibiyetlerinin kuyruk acısını içinde hisseden torunlarının bugünlere kadar gelmesi mümkündür. Örnek vermek gerekirse İstanbul’un fethinden sonra Hrıstiyanların otoriteleri tarafından Dünyanın sonu şeklinde beyanlarda bulunmuşlardır. Trabzon Rum İmparatorluğu’nu Osmanlı topraklarına katan

Fatih Sultan Mehmet Han’ın yönetimindeki Osmanlının tebaası olmayı hazmedemeyen torunlarının günümüze kadar geliyor olması çok mümkün. Tabii ki bu durumda olup Fatih Sultan Mehmet Han gibi kahraman bir Padişaha içten içe kin duyup “ZULUM 1453’TE BAŞLADI” diyenlerin olmasıda mümkündür. Bunu Rum olduğu için değil; Osmanlının yönetim anlayışına, onun gibi düşünenlere kin duyduğu için kabullenemeyenler, hatta ve hatta mezarlığına gidip içten içe küfredenler olabilir. Eli bilmem neresinde gezip mukaddes saydığımız mezarına tekmede atabilir! Kimileri çaktırmadan mezarına tükürmüşte olabilir! Bunlar kendini saklayan, bu güne kadar açık vermemeye gayret edip bizden gibi görünenler veya kuyruk acısını ciğerlerinde hissedip turist olarak gelenler, kendini Mübarek Anadolu topraklarında turist gibi hissedenlerde yapabilir. Lakin öyle bir an gelir ki cuzi iradelerini Yüce Allah’ın manevi otoritesinin gücü karşısında kaybedebilirler, kendilerini deşifre ederler. Bu durumda iman edenler şunu iyi bilirler, yapana değil yaptırana bak. Saklayana değil, ortaya çıkarana bak..

Günümüz Türkiye’sinde Fatih Sultan Mehmet Han’a saygı duymayıp sahip çıkmayanlar, Zulum 1453’te başladı sloganıyla kendini deşifre ettiler. Kahraman Milletten zılgıt yenilince kendilerini, sözlerin muhatabı göstermemek için binbir çeşit şekle girdiler. Çünkü ÜST AKIL 1453’te kaybettiklerini almak için çok sabretmişti. İstanbul Seçimleri Türkiye’yi bölüp parçalayıp sömürmek için elde ettikleri en önemli kazanımlarıydı. Atalarının geçmişiyle onur duyan bir anlayış Türkiye’de iktidardı. Geçmişte atalarının 700 yıl sürdürdüğü hükümdarlığın benzerini, geçmişin hatalarını örnek alan günün koşullarının ötesinde geleceğin dünyasının ışığında değişen, uzlaşan, atılım yapan Büyük Türkiye yolu hedef seçilmişti. Bu hedef için stratejik planlamalar yapılmıştı. İlim, Bilim, Savunma, Eğitim, Sağlık, Ulaşım, Tarım, Yerli Milli Teknoloji her alanda Aksiyon ortaya konuluyordu. Sosyal ayaklanmalar, toplumsal kavgalar, etnik çatışmalar, iç ayaklanmalar, darbeler hepsinden umutlar kesilmişti. Emperyalistler ve işbirlikçileri için günün şartlarında tek çare kalmıştı. Gayri ahlaki yaftalamalar, yalan ve dolanlarla, süslü algılarla zorluğu ve zahmeti görmemiş, kardeşin kardeşe vurdurtulduğu acıları yaşamamış. Sadece eğitimde fırsat eşitliği dediği için işkencelere maruz kalmış yaşıtlarını görmeyen pırıl pırıl gençlerimizi ikna gayretine girdiler.

Ecdadın mezarına yapılan saygısızlıkla, gelecek seçimlerde hayallerini suya düşürecek kötü davranışlardan birinin daha kamuoyunca farkedildiğini tespit ettiler. Muhalefetin Genel Başkanının onlarca ilkesiz davranışlarına karşı çıkan, siyasette güçlü olan partideki önemli isimlerin sesini soluğunu kesen ÜST AKIL ana muhalefette parçalanmaya fırsat tanımıyorken; İktidarın içinde önemli makamlarda bulunan kişilerin yeni parti kurmaları için her türlü motivasyonu sağladıkları apaçık görünmektedir. Çakalla yılanı, tilkiyle tavuğu aynı çatının altında kavga etmeden tutmayı başarmaları Türkiye’nin gelişen gidişatını frenlemek için büyük umutları olmuştur. Bu kadar zoru başaranların toplamda %25 taban oyları olan yapılarını % 49’a getiren stratejilerini bozmaya tahamülü olmadıkları açıkça bellidir.

Elleriyle besleyip belli yerlere getirdikleri taşıma suyuyla dönen dönme dolaplarının yaptıkları her hatayı düzeltmek için gösterdikleri gayretlerden biri de FATİH SULTAN MEHMET HAN’ın tablosunu alma girişimleridir. Bu çerçeveden bakarak tablonun alımını iyi okumak gerekir.

Tablonun alıcılarının amacı Fatih Sultan Mehmet Han’a olan sevgilerini göstermekmi?

Fatih Sultan Mehmet Han’a yaptıkları saygısızlığın bedelini ecdadına saygı duyan Kahraman Milletin ödeteceği kaygısını hissetmelerimi ? Türkiye’yi bölüp parçalayıp yönetmek hayallerinin riske girme korkusunu taşıyan ÜST AKLIN baskısımı..?