flztkl54 @ hotmail.com

DEPREM...

"Sesimi duyan var mı?"
1999 depreminde kulaklarımızda çınlayan sesleri bir kere daha duyarak uyandığımız gün: 06 Şubat 2023... Saat 4:17... Yine sabaha karşı... Yine uykuda iken...

Binlerce binanın yıkıldığı, binlerce insanın yaralandığı ve binlerce can kaybının yaşandığı bu depremde yine yüreklerimiz yandı.
Kelimelerin ve ifadelerin kifayetsiz kaldığı o felaket görüntülerini gözyaşlarımız ve ellerimiz dua da olarak izledik.

İzledik ve hemen ardından hiç beklemeden tüm ülke olarak topyekün depremzedelerimizin yanına, yardımına koştuk.

Bir kez daha tek vatan, tek bayrak dediğimiz ülkemizde, tek yürek ve tek bilek olarak dayanışma sağladık; tıpkı bir elin parmakları gibi...

Nasıl ki, parmakların birliği elin işlevini sağlıyorsa, bizler de yurdumuzun her köşesinden maddi manevî güç birliği oluşturarak adeta seferberlik ilan edilmişcesine tüm imkanlarımızla acıları sarmaya koştuk.

Türk milleti imanlıdır, merhametlidir; bir yerde bir kardeşimizin eline diken batsa bizlerin canı yanar. Etnik köken, dil, din, mezhep, siyaset, takım gözetmeksizin bir oluruz diri oluruz!

Gün yaraları sarıp sarma ve beraberlik günüdür.
Bu durum dünyaya ve içimizdeki bölücülere de örnek olsun!

Yüreğimizi acıtan görüntüler olduğu gibi içimizi ısıtan görüntülere de şahit olduk. Bu aziz millet birbirini sarmayı, dayanışmayı, birlik ve beraberliği, paylaşmayı bilen kurtuluş mücadelesi ruhunu taşıyan kutsal bir millettir.

Tüylerimizi diken diken eden, gözyaşlarımıza sebep olan acının bir daha yaşanmaması için dua ettiğimiz kadar, tedbir de almamız gerekiyor.
Acıyı sıcağı sıcağına yaşamak ve sonrasında olmamış gibi yaşamak daha büyük felaketleri kaçınılmaz kılar.
Daha önceki yaşadığımız depremlerden ne kadar ders aldık, ne sonuçlar çıkardık, nasıl tedbirler aldık tek tek gözden geçirilmesi gerekiyor.

Acının siyaseti olmaz!
Vatan ve millet menfaatinin siyaseti olmaz, ihmallerin ve tedbirsizliğin şakası olmaz!

Bu acıları tekrar yaşamamak için alınması gereken tüm tedbirleri almalı; "Deprem Yönetmeliği" ile ilgili eksiklikleri bir an evvel gidermeliyiz.

Bunun dışında müteahhitlik karnesi de öyle herkese verilmemelidir. Bunun için de çok ciddi yasal kriterler oluşturulmalıdır.

Deprem bir doğa olayıdır. Yağmur ve kar yağınca, rüzgar esince ölmüyor; depremi yaşadığımız anda ölüyor isek, buradaki asıl yıkıcı olan fay hattı, ihmal ve yapı inşa sürecindeki yeterli denetimlerin gereğince yapılamamış olmasıdır.

Uzmanlar, sıradaki İstanbul depreminden bahsediyorlar... Allah korusun böyle bir felaketin İstanbul'da olması demek, kıyamet demektir.

İnsanoğlu hırsı ve açgözlülüğü sebebiyle üflesen yıkılacak olan evlerine fahiş fiyatlar istiyorlar. Ahlak, vicdan ve kamu hakkı bilmez insanlara devlet müdahale etmelidir.
Ağır yaptırım yasaları uygulanmalıdır!

Yetkili firma ve kişilerden depremzede olan vatandaşların hakları sorumlu tutulmalıdır!
Evini kiraya veren mülk sahipleri ise deprem yönetmeliğine uygun tedbirleri alınmamış evlerini kiraya verememeleri, vermeleri halinde ise oluşacak mağduriyetler için hukuki cezai işlem uygulanmalıdır! Aksi halde daha çok âh vâh eder ve yardım tırlarını gözyaşları ile göndermeye devam ederiz.


Son cümle olarak...

Yaşadığımız bu asrın en yıkıcı depreminin hemen ardından çok hızlı bir şekilde TSK'sıyla, UMKE'siyle, AFAD'ı ile, KIZILAY'ı ile, PAK'' ve JAK'ı ve de Sağlık Bakanlığı ile her daim vatandaşının yanında olan, yaralarını saran, acılarını paylaşan, kol kanat geren ve devletin şefkatli gücünü hissettiren Türk Devletine dua ile sonsuz minnettarlığımla teşekkürlerimi sunuyorum, vesselâm!

“Acı duyabiliyorsan, canlısın. Başkalarının acısını duyabiliyorsan, insansın.” (Tolstoy)