flztkl54 @ hotmail.com

"KANLI KUTLAMA"

Kıbrıs Türklüğünün, 1963 yılının 20 Aralık günü başlayan ve 21 Aralık'ta da devam eden sistematik ve organize kanlı bir saldırının hedefi haline geldiği "Kanlı Noel"in 59. yılındayız.

Silahlı Rum çeteleri bu iki gün boyunca 364 Türk'ü vahşice katletmiş, 103 Türk köyünü de boşaltmışlardı.

Bu soykırım ve katliamlar Kıbrıs Barış Harekatı'mızın başladığı 1974 yılına kadar tüm dünyanın gözleri önünde acımasızca sürdürüldü.

Öyle ki, bu katliamlara tanıklık edenlerin anlatımları vahşetin boyutunu anlatmaya dahi yetmiyordu.

İşte onlardan biri:

Lefkoşa'da diş hekimliği yaptığı sırada "Kanlı Noel" saldırılarına tanıklık etmiş olan doktor Hüsrev Dağseven'in anlatımları...
Dr. Hüsrev Dağseven, Kanlı Noel olaylarına gelinmeden önce Rumların Türklere yönelik hakaret ve ufak çaplı saldırılara giriştiklerini ve bu yaşananlar nedeniyle de bir şeylerin olacağını hissettiklerini; 1963 yılının 20 Aralık'ı 21 Aralık'a bağlayan gecesinde ise Rumların sistemli olarak Türklere yönelik katliamlara başladığına tanıklık ettiklerini aktarıyordu.
Hekim olduğu için kendisinin daha çok toplu mezarların açılmasında ve ilk teşhiste iki hekim olarak görev aldıklarını ifade eden Dağseven, mesleğinde ilk toplu katliama bugünkü ismiyle Türkeli olan Ayvasıl'da şahit olduğunu dile getirirken, "Bunlar doğrudan bir katliamdı. Türk halkına karşı yapılmış bir etnik temizlik, bir soykırımdı. Allah bize bir daha böyle bir vakayı yaşatmasın. Çok kanlı olaylardı. Daha sonra adı Türkeli olan bölgeye gittik. Hava soğuk ve yağışlıydı. Bir tarlada toplu mezar olduğu bilgisiyle kazıya başladık. Toplu mezarı kazarak, şehitleri çıkarıp, Lefkoşa'ya teşhise gönderdik. O anda kimin katledildiğini teşhis edemiyorduk, çünkü cesetler deformasyona uğramıştı. Toplu mezara gömülenler 14-17 gün önce şehit edilmişlerdi." diyordu.

Türkeli'ndeki (Ayvasıl) toplu mezardan 1964 yılındaki kazılarda ilk etapta 9 olmak üzere toplam 21 Kıbrıs Türkü'nün cenazesine ulaştıklarını belirten Dağseven, "Cesetlerinde işkence emareleri bulunan katliam kurbanları, katledildikten sonra kamyonlara yüklenmiş, toplu mezarlara boşaltılmış ve üzerleri buldozerlerle kapatılmıştı. Çoğu şehidin göğsünden ve sırtından vurulduğu anlaşılıyordu. Bunların tamamı sivillerdi. Bunları hatırladıkça halen duygulanıyorum ve insanlığımdan nefret ediyorum." diyerek, yaşanan vahşeti gözler önüne seriyordu.

"Küçük Ayşe'nin cenazesi toplu mezardan çıktı"
Rumların Kanlı Noel'de Kıbrıslı Türklere yönelik saldırılarını anlatırken zaman zaman duygulanan Dağseven, Türkeli'ndeki toplu mezardan çıkarılan katliam kurbanlarının arasında çocukların da bulunduğunu kaydediyordu.

Çamur haldeki toplu mezarlardan şehit naaşları çıkarılırken kazı yapanlardan bazılarının baygınlık geçirdiklerini, kendisiyle diğer hekim arkadaşının güçlü durmaya çalıştıklarını söyleyen Dağseven, sözlerini şöyle sürdürüyordu: "Bu olaylarda en çok bana tesir eden, daha önce ayda bir kere Girne bölgesindeki okullara giderek çocukları ağız ve diş sağlığı için kontrol ediyorduk. Oradan tanıdığım küçük Ayşe vardı. O küçük Ayşe'yi çok iyi tanırdım. Küçük Ayşe'nin cenazesi toplu mezardan çıktı, kucağıma aldım. Üzerinde en son gördüğümde olan kıyafetleriyle Türkeli'ndeki mezardan çıkardık. Cenazesini kucağıma aldım. Kendimden geçmiş, bayılmışım. Hala içim acıyor... Bugün bile hatırladıkça duygulanıyorum. Çok acı bir şeydi. Zavallı kız vurulmuştu. Yalnız Ayşe değil, annesi, babası, halası ve akrabaları da katledilmişti. O insanlar suçsuzdu. Bunlar doğrudan bir katliamdı."

Kıbrıs'ta katledilen asker-sivil tüm şehitlerimizi Rahmetle anıyor; ruhları şad olsun, diyorum!

Bu ve benzer başka acıları bundan sonra bir daha yaşamamak için hem güçlü hem de uyanık olmak mecburiyetinde olduğumuzu sürekli hatırımızda tutmalı ve müteyakkız olmalıyız.