"Gündüz kadınları ve bebekleri katledip, gece de yaktıkları kutsal mabedin önünde dans ettiler..." İşte Siyonist Barbarlığın hikayesini tarih böyle yazacak. Ama hiç şüphe götürmeyen bir gerçek var ki hikayelerin sonuç bölümü hep Allah'ın adaletiyle yazılır.
Mübarek günlerde Mescidi Aksa’ya yapılan menfur saldırıya tepki göstermek onurlu her insanın sorumluluğudur. İsrail yeryüzünün melun yüz karasıdır. Siyonizm ise en büyük lanettir. Ebabiller misali, plastik mermilere, ses bombalarına Kur’an-ı Kerim sedalarından güç bularak taşlarla karşılık veren Filistinli kardeşlerimiz ise Müslümanların izzetidir, gururudur. Kaderin üstünde bir kader, zalimlerin üstünde de onları kahr-u perişan edecek bir karar vardır.
Tüm bu yaşananlar kadar acı veren bir geçek de Filistinli Müslüman kardeşlerimizin Türkiye gibi birkaç ülke dışında İslam coğrafyasından bir destek bulamamasıdır. Özellikle Kudüs’ün ABD tarafından İsrail’in başkenti olarak tanınmasına ve bugün ortaya koyulan Filistin’in işgal ve ilhak planına destek veren bazı İslam ülkelerinin varlığı ise daha derin bir travmadır.
Merhum Necmettin Erbakan’ın sözlerinde hayat bulur bu travma “8 milyonluk İsrail için 1.5 milyar Müslüman Ebabil bekliyorsa ebabiller gelse İsrail’i değil bizi taşlar”
Yine rahmetli Erbakan’ın “Nasıl ki Kızıldeniz Firavuna mezar olduysa Akdeniz de İsrail’e mezar olacak” sözünün gerçekleşeceği günlerin çok yakında olduğuna da inanıyorum.
Neden mi? Sayın Cumhurbaşkanımızın Davos çıkışı ve tüm dünyanın gözleri önünde terörist İsrail’e had bildirmesini hatırlayalım. Çok değil bu çıkıştan 5 sene önce böyle bir kehanette bulunulsa kimse inanır mıydı? Davos’u tekrar hatırlayalım: “Davos Zirvesi’nde o dönem Başbakan olan Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres’in işgali öven ve yalanlarla dolu konuşmasına karşı yaptığı “One Minute” çıkışı, Türkiye’nin Filistin davasına ve mücadelesine verdiği desteğin güçlü simgelerinden biri olmuştur. Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan İsrail’in insani ve vicdani olmayan işgalci tavrını dünya kamuoyunun gözleri önünde en gür sesle duyurmuştur: “Öldürmeye gelince siz öldürmeyi çok iyi bilirsiniz. Plajlardaki çocukları nasıl öldürdüğünüz, nasıl vurduğunuzu çok iyi biliyorum”. Tevrat’tan örneklerle İsrail’in Yahudiliğe dahi aykırı davrandığını belirten Cumhurbaşkanımız , Filistin meselesinde Türkiye’nin mazlum tarafın yanında korkusuzca durduğunu tüm dünyaya haykırmış ve paneldeki çifte standartlara da tepki göstererek oturumu terk etmiştir. Davos Zirvesi’nde yaşanan bu olaydan sonra İsrail’in yaptığı zulümler uluslararası alanda çok daha fazla gündem olmuştur. Nitekim yine aynı cesur ve gür ses İsrail’in bu Ramazan ayında da mazlum Filistin halkına yaptığı saldırılar karşısında tüm dünyaya “ İslâm ülkeleri başta olmak üzere tüm dünyayı İsrail’in Mescid-i Aksa’ya Kudüs’e ve Filistinlilerin evlerine yönelik saldırılarına karşı etkili şekilde harekete geçmeye davet ediyorum” diye seslenmiştir.
Çocukların öldürüldüğü , kadınlara, çocuklara ve silahsız insanlara saldırıldığı, üç dinin kutsallarını barındıran Kudüs’ün vicdan ahlak ve hukuk yoksulu zalimlerce kirletildiği bu olayları dünyanın görmezden gelmesinin nedeni saldırıya uğrayanların Müslüman olmasından başka ne ile açıklanabilir. Kobay olarak kullanılan tavşanlar için bile video çeken güya hak hukuk savunucuları yüzü gözü kanlar içinde kadınları, çocukları, öldürülen çocukları, evleri zorla ellerinden alınan insanları görmezden geliyor. Filistin’de tüm dünyanın gözleri önünde insanların doğuştan getirdikleri hakları gasp ediliyor ve kendilerine yönelen silahlara sadece taşla karşılık verebiliyorlar o da kendilerini savunabilmek amacıyla.
KUDÜS GÜL ARTIK
Kudüs Ey Kudüs
Gözümüzde yaş, gönlümüzde acı
Sen ki Selahaddin yadigarı
İslam aleminin baş tacı
Kudüs Ey Kudüs
İlk kıblemiz, ikinci mescidimiz
Mescid-i Aksa’yı bağrında taşıyan
Kudüs gül artık
Kudüs Ey Kudüs
İsra ve Miraç’ın beldesi
İslam kimliği taşıyan
Osmanlı’nın emaneti
Sende huzur varken dünya da huzurludur
Sen ağlarken yüzü gülmez dünyanın
Kudüs ey Kudüs gül artık
Yüzü gülsün dünyanın.
Berna OCAKCIOĞLU
400 yıl Osmanlı hakimiyetinde huzur içinde yaşayan Kudüs’te bugün İsrail’in yaptıklarına sessiz kalmak o zulme ortak olmaktır. Yazımı başlangıçta ifade ettiğim cümlelerle bitireceğim.
Hikayelerin sonuç bölümü hep Allah'ın adaletiyle yazılır ve o sonucun yakın olması duamdır.
Ramazan Bayramımız mübarek olsun.