SEVGİ ve MERHAMET
İnsan sevgi ve merhamet toprağından yaratılmıştır. Ve insanoğlu ruhuna sevgi tohumları ekilerek dünyaya gelir.
Mutlak sûrette muhabbet beslediğine, giderek içindeki sevgi tohumları da filizlenecektir.
Sevgi; içten bağlılık, odaklanma ve ruhsal eğilimdir.
Sevgiyle beraber bağlılık ve bağımlılık etkileşim gösterdiği zaman aşk denen iç güdüsel reaksiyon oluşur.
Âdeta nefes gibidir.
Soluk soluğa kalacak kadar nefesinizi tüketirseniz, tükenirsiniz. Nefesinizi tutarsanız yaşamınız son bulur.
Dozu ve ritmi ayarlayabilmek akıl işi mi dersek, cevabı evettir.
"Kalbe söz geçmiyor, aklım almıyor" gibi cümleler asılsızdır.
Kalp sadece kan pompalayan bir organdır. Yönetim şeklini ve emrini beyinden alır.
Beynimiz yönetici ve onay merkezi olan tek organımızdır. Beynin her bölgesi farklı işlevleri organize eder. Duygulardan ve sevgiden orta beyin sorumludur. İnsan sevdiğini gördüğü ve hissettiği zaman, beynimiz kalbimizin daha hızlı ve güçlü atmasına neden olan kimyasalları salgılattırır.
Bu durumda akılsız sevgi yoktur.
Mantıklı ya da mantıksız olanı vardır.
Ruhumuza verilen ilâhi nur, kalbimize yansıyorsa buna da gönül denir.
O sebeple gönülden sevmek, hakikatli derin mânâ ve anlam taşır.
Sevgi transferi karşılıklı olduğu zaman uyum ve denklik sağlanmış demektir.
Sevgi sadece kendi içinde hissedilip yaşandığı zaman, sancılı bir kısır döngü olur. "Karşılık beklemiyorum, kendi hâlime sevmek de kâfi" söylemleri sadece avuntudur.
İnsanoğlu yaradılış itibariyle beslenmeye mecburdur.
Nasıl ki bedenin gıdası yemekse, ruhun gıdası da sevgidir.
Tinsel (ruhsal) olarak hissedilen senfoninin terapisine de aşk denir.
Ruhsal ahenk ve dansı yakalayan ruhlar âdeta kutsanmışlardır. Aşk ve sevgi dediğimizde ilk aklımıza gelen iki cinsin ilişkileridir.
Halbuki en büyük sevgi ve muhabbet ilâhitullâhtır.
Ruhunun derinliklerinde ilâhi nuru hissedenler eyliyâullah mertebesine ermiş olan kullardır.
Bir de ilâhi sevgiye yakın, koşulsuz sevgi vardır. Anne- çocuk ilişkisi buna örnektir. Her şartta, koşulsuz, çıkarsız fedakârca verilen emeğin adıdır.
Günümüz şartlarında baktığımızda, sorsak herkes herkesi seviyor.
Gördüğüne âşık, görmediğine bulaşık, hatta yılışık insan figürleri çoğunluğu oluşturmaktadırlar. Menfaat ve nefsi çıkarları bittiği zaman, insanî boyuta sığmayan hallerin adına canımlı, cicimli söylemlerle kılıf uydurmuşlar.
Sevgi kutsaldır derken yanlış anlamışız.
Sevgi; kırmaz, dökmez, yıkmaz.
İnsan sevmeyi ziyan ediyor, seveni hoyrat kullanıyor.
Öyleyse kendinize iyilik yapın; bir hayvanı, bir bitkiyi, bir eşyayı sevin.
Hayatının nefesi olduğunu iddia edenler bir bakıyorsun ki, birbirlerinin nefeslerini kesmeye kalkıyorlar. Aksine sevgi, nefestir, yapıcıdır, ve pozitif enerji verir.
Hayata ışık tutar.
Denilir ki;
• Akılla sevmek: Hevâ
• Kalple sevmek: Aşk
• Gönülle sevmek: Sevgi
• Nefisle sevmek: Heves
• Sadakatle sevmek: Vefâ
• Tüm benlikle sevmek: Îmân'dır.
“Gönüllerin dönüşünü aşktan bil! Aşk olmasaydı dünya donar kalırdı.” (MEVLÂNÂ)
Sevgiyle kalın vesselâm.(FT)✍️