yazarhulyakcay @ gmail.com

BİLİNÇALTI CEHENNEMİ


Özümüz sevgi, neşe ve iyilikken peki neden yüzümüz sert!
Başka kendimiz mi var?
Yaşamın başka yıllarında yada çocukluk yıllarında yaşananlar, travmalar bizi özümüzden koparıyor olabilir mi?
İçimizdeki yaralı çocuklar acı içinde kıvranıyor mu?
Kaygılarımız, korkularımız bizi esareti altına alır.
Unutulmuş gibi görünen her acı bastırılmış sessiz çığlıklardır ve basınç yaparak yanardağ gibi patlamak için zamanını bekler. Biz de onları bastırmak için mücadele ederiz. Savunma mekanizmaları geliştiririz, duygu ve düşüncelerimizi şeffaf bir şekilde ifade etmeyiz, konuşmayı başka zamanlara erteleriz. Oysa ki acıyı, üzüntüyü, öfkeyi bastırmak fiziksel, zihinsel ve ruhsal sağlığımız üzerinde oldukça tahribat oluşturmaktadır. Kalp rahatsızlıkları, yüksek tansiyon, panik atak, uyku bozukluğu, mide rahatsızlıkları, depresyon gibi hastalıklar sebep olmaktadır. Ayrıca kişisel ve profesyonel ilişkilerimizde sorunlara da neden olabilir.

Bazen çevremizden ‘’bu kadar hassas olmayı bırak, yoluna devam et‘’ gibi sizin acınızı kalbinize gömmenizi söyleyen yanlış yorumlar gelebilir. Dikkat dağıtıcı unsurlar gelip geçicidir, hissetmekten korkmamak gerekir.

Duygularımızı tanımak, acımızı anlamaya çalışmak, ifade etmek ve onlarla yüzleşmek kötü, gereksiz değildir. Aksine hayatımıza çok katkıları vardır. Kendimizi tanımakla eşdeğerdir diyebiliriz. Bazen bizi üzen ve canimizi yakan şeyleri görmezden gelmek daha cazip gelse de duygularımızı kabul etmek ve akmasına izin vermek uzun vadede daha sağlıklı olacaktır. Üzüntü ve kederle mücadele ediyorsak çeşitli stratejilerden yardım alabiliriz.

Peki duygularımızla nasıl daha sağlıklı bir ilişki geliştirebiliriz?
*NEFES TERAPİ ÇALIŞMALARI
Derin mi yoksa sığ mı nefesler alıyoruz? Gerginliğimizi vücudumuzun neresinde hissediyoruz?
Birkaç derin nefes almak duygularımızı vücudumuzun neresinde sıkışıp kaldığını belirlememiz yardımcı olur. Ardından diyafram nefesi alarak sinirimize ve duygularımıza masaj yapmış oluruz. Her derin nefeste bir duyguyu tanımlayalım. Nefesi alırken ayak parmak uçlarına kadar inip başımızın üstüne doğru çıkalım ve o duyguyu nefesimizle güçlü bir biçimde dışarı atalım.

*KENDİMİZE KARŞI ŞEFKATLİ OLALIM
Kendimize karşı nazik olup öz şefkât uygulamaları yapalım. Kendimizi yargılamaktan vazgeçelim. Bizi iyi gelen olayları gerçekleştirelim ve kendimizi sevelim, ödüllendirelim. Vücudumuzda yatıştırıcı etkisi olan oksitosin hormonu salgılanmaya başlayacaktır.

*YAZI YAZMAK, GÜNLÜK TUTMAK, RESIM YAPMAK
Yazı yazmak, resim yapmak psikolojik açıdan özgürleşmeye, iyileştirmeye destek olur, stres seviyesini azaltır. Günlüğümüzde rutin olarak dertlerimizi, niyetlerimizi, isteklerimizi, şükürlerimizi, hedeflerimizi, ihtiyaçlarımızı yazabiliriz.

*PROFESYONEL DESTEK ALALIM
Bazen kendi başımıza çabalayarak bazı durumların üstesinden gelemeyebiliriz ve zihnimizde ördüğümüz bazı duvarları yıkamayabiliriz. Dolayısıyla bastırılmış duyguların dışa vurumu veya diğer psikolojik süreçlerimizle ilgili çözüm bulmak için bir profesyonelden yardım istemek alınacak en doğru karar olacaktır.

*FIZIKSEL AKTİVİTE
Egzersizler vücutta biriken stres hormonlarını azaltır. Stresin neden olduğu fiziksel ve duygusal gerilim azalarak gevşeme hissedilir. Böylece stres ile başa çıkma becerilerimiz yükselir ve daha sakin bir ruh haline sahip oluruz. Ayrıca uyku kalitesini arttırmaya destek olur.

Sevgi ve muhabbetle…
Hülya Önder Yaşar
Uzm. Aile Danışmanı/ Çocuk Gelişim Uzm/ Eğitim Danışmanı